Dersim Bayragi..
Sey Riza

Dersim jenosidini
Anma Gunu
Her Yil

12 Temmuz

baner

Kocgiri Halk HareketiKaynak:Kocgiri Halk Kareketi 1919-1921
ilk baski 1975 4. baski 1992 Komal yayinlari istanbul
Hazirliyanlar: Komal veya Rizgari


Dersim`in kuzey-batı parçasını oluşturan Kocgiri turklerin osmanli imparatorlugunun yerine “cumhuriyeti” kurmalarinin arifesinde Kocgiri Dersim asiretleri ankaradan resmen muhtariyet-otonomi istediler.
Turklerin cevabi hizli ve kanli oldu merkez ordusunu ve ozel kuvvetleri Kocgiriye yolladilar ve Dersimlilerin bu otonomi istemleri kanla bastirildi Kocgiri de ki turk uygulamalari aslinda Dersim 1938 de turklerin merkez Dersimde gerceklestirecekleri kapsamli jenosid-soykirimin da habercisiydi.
Kocgiri hareketinin olsumu ve istemleri Dersim acisindan tarihi olarak son derece onemlidir, cunki istemler zamanina gore oldukca ileri ve politikti.
“Kocgiri Halk Hareketi” adindaki calisma ilk defa rizgari tarafindan 1975 yilinda yayinlanmis. Dersim calismalari icin onemli olan bazi bolumleri 4.baski 1992 yil baskisindan alindi.
Kitap aslinda Nuri Dersimi’nin calismalarinin bir ozetidir her ne kadar bazi ekler icinde olsada belirleyici N.Dersimi’nin calismalaridir.
Kitapda Dersimin tarih bayunca tam otonom-bagimsiz ve ozunde Kocgiride turklerden istenen bu tam otonominin devamidir, gunumuzde bile Kurdistanci calismalarda bunu gormemezlikten gelinmesi dusundurucudur.
Dersimi, Kurdistanla mesgul olan orgutler ve kisilerin aceba turkleri tekrar edip onlar gibi dusunmek zorundalar mi? Dilimize lehce ve Dersimin tarihi mirasini ve onun tarih icindeki gelisimini gormemezlikten gelmek ve turklerin seviyesine dusmek Kurdistanci partilerin ve sahsiyetlerin vizyonsuzlugu ve belki Dersim acisindan turkler gibi dusunmeleri hatta bazan turklerden daha geri bir duruma dusmeleri dusundurucudur.
Iste bu yaklasimi sig sloganci soylemleri bir tarafa birakirsak “Kocgiri Halk Hareketi” adli yapitta da kolay gormekteyiz.
Onlar, yani calismayi hazirliyanlar Dersimin tarihi yapisini ve tarih icindeki yerini maalesef gorememisler veya gormek istememislerdir onlar Kocgiri Asiretlerinin son derece ileri ve bagimsizlikci istemlerini “politik” bir ranta cevirme yolunu secmislerdir, isin ilginc yani sudur ki Kurdistanci ogrutler ve kisiler turkleri ve kemalizmi red ederken ozunde savunduklari bir tur Kurt (sunni kurmanc) kemalizmi dir,  bu dusunce retorigine kisaca
“Sunni Kurmanc Kemalizmi” demekteyiz.
Dersimi tanimayan onun tarih icindeki yerini anlamiyan ve gelecek zamanda ona hak ettigi yeri vermiyen dusunceler her zaman turklerin dusuncesinin yedeginde yer alacaktir en azindan Dersim acisindan bu boyledir.

www.dersim.biz

 

turkler Direniscilerin Mezarlarini bile tahammul edemiylrar

turkler Direniscilerin Mezarlarini bile tahammul edemiylrar2
Kocgiriden Insan Portreleri
Kocgiri Hareketinin yer aldigi bolge haritasi

KOÇGİRİ HALK HAREKETİ 1919-1921

 

 

(1) "...1919 senesi içinde teşebbüsat-ı milliyerniz aleyhine başlayan dahili isyanlar süratle memleketin her tarafına sirayet etti, (...) Ümraniye, Refahiye, Zara, Hafık(...) havalisinde alevlenen suriş (kargaşalık ) ateşleri bütün memleketi yakıyor, hıyanet, cehalet, kin ve taassup dumanları bütün vatan semasını kesif karanlıklar içinde bırakıyor" Nutuk, Kemal Atatürk/S.442, C2/Türk Devrim Tarihi Enstitüsü Yayınlan,

"..1921 senesi bidayetinde de Koçgiri aşiret rüesasmdan Haydar Bey, İstanbul'da Seyit Abdülkadir'den aldığı talimat üzerine Alışan ve akrabasından Naki, Alişer vesaire ile hareketi isyaniyeye başlamışlardı. Nutuk/a.g.e.s.629

Aslında Koçgiri olayının 1918'lerden itibaren oluşmaya başladığını kabul etmek gerekir. Alişer'in "Jepin" isimli gazeteyi çıkarması bu yıllara dayanıyor. M Jepin" gazetesi hakkında herhangi bir bilgimiz yok. Ancak Rahmi Apak'm notlarda adı geçen kitabında, söz konusu gazetenin Kürt'ler arasında şiddetli bir propagandayı sürdürdüğü iddia ediliyor.

38

I.

I. Dünya Savaşı, toplumların bünyelerinde gerek sosyal ve gerekse siyasal olarak büyük dalgalanmalar ve değişmeler yarattı. Feodal ünitelerin hızla parçalanarak burjuvazinin öncülüğünde milli devletler haline dönüşmeleri bu dalgalanmaların ve değişmelerin kaçınılmaz sonuçlarından biridir.

Bu dönemde burjuva milliyetçiliği, feodal ünitelerde derin izler bırakmaktadır.

39^

II.

Osmanlı İmparatorluğu çok geniş bir toprak parçası üzerinde gerek sosyal ve ekonomik statü ve gerekse milli özellikleri bakımından birbirlerinden kesin olarak ayrılıklar gösteren halklardan oluşmaktadır. Bütün dünyayı sarsan, sallayan dalgalanmalar pek tabii -imparatorluğun denetim^ gücünün de büyük ölçüde zayıf olması nedeniyle- bu halkları da sarsacak, sallayacaktı. Bunun sonucu olarak her ne kadar "bağımsız milli devlet" esprisi ile, halklar, yeni sınırlar içine, milli üniteler halinde yerleşmişlerse de, temelinde, dünya üzerinde hükümran büyük devletlerin irade ve çıkar sınırları,. y,eni kurulan devletleri etki alanları içinde tutarlar.

Bundan ötürü, halkların bizzat talep sahibi olarak, iradeleri ile gerçekleştirdikleri "yeni dünyalarında" günümüze kadar yerleşip oturan bir düzene sahip olmalarına karşılık, emperyalist müdahaleler ve sömürgeci devletlerin çıkarları gözönünde tutularak çizilen sınırlar içinde yer alan devletlerde, sürekli bir kargaşalık ve istikrarsızlık süregelmektedir. Denilebilir ki, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında- diyalektik bir sürecin sonucu olmakla beraber- bağımsız üniteler halinde kurulan devletlerin oluşmasında sömürgeci devletlerin, ve emperyalistlerin iradesi ve icazeti birinci derecede rol oynamıştır.

Bu kargaşalık içinde Jeo-politik durumûları itibariyle hassas stratejik bölgelerde yer alan bir kısım halkların milli nitelik taşıyan talepleri emperyalist-sömürgeci devletlerin çıkarlarına ters düştüğü için çeşitli hilelerle, tuzaklarla bu halklar ebedi bir köleliğe mahkum edilmişlerdir.

III.

Bilindiği gibi Ermeniler, İmparatorluk bünyesi içinde ileri bir şehir ekonomisine sahiptirler. Genel anlamı ile ticaret burjuvazisinin (tüccarların) oluşumu, beraberinde milliyetçi gerilimleri de taşımaktadır. Bu nedenle, (klasik millet tanımı içinde) Ermeniler, feodal bağımlılıklardan arınma imkan-

40

larına kısmen ulaşmışlardır.

Ermeni milliyetçiliğinin gün ışığına çıktığı yıllar, Osmanlı İmparatorluğumun parçalandığı . yıllardır. Jön-Türk utopyacılığının, İttihatçı paşaların ırkçı-milliyetçiliği ile uzlaşma noktalarına vardığı yıllardır. Buna rağmen ırkçı ideolojinin (her ne kadar 1908flerden itibaren merkezi otoritenin resmi goruşü olarak benimsenmişse de) henüz boyutları belirlenmemiştir. Bir yanı Osmanlı, bir yanı Türk olan milli-yf *Eın Pdak noktasını hilafet kurumunun birleştirici öaesi olan Müslüman halkların kardeşliği" teşkil etmektedir.

Bu espri çerçevesinde, imparatorluğun bünyesi içinde bağımsız yada federe bir Kürdistan kurulması olumlu karşılanmaktadır. Sevr anlaşmasının da bu duruma zemin hazırladığı söylenebilir.(2) Ote yandan Amerika Cumhurbaşkanı Wilsonfun 14 maddede topladığı prensiplere göre imparatorluğun doğusunda, Kızılırmak'tan itibaren Kafkaslara kadar uzanan topraklar üzerinde bir "Ermenistan Cumhuriyeti kurulması öngörülmektedir. Bu durum Ermenilerle Kürtleri karşı karşıya getirmektedir. Özellikle sünni Kürt aşiretlerinden oluşturulan ve padişahın otoritesine din öqesi ile bağlı bulunan "Hamidiye Alayları"Dünya Savaşının ve parçalanan feodal değerlerin yerini alan milliyetçi akımlardan ya hıçbırşey anlamamakta ya da oldukça yabancı kalmaktadırlar. Yabancının giremediği Dersim ve havalisinde ise milli değerler geniş ölçüde berraklaşmıştır

IV.

a ı l9\7Pl]m Ihtilali'nin (Bolşevik) sonucu olarak Rus orduları doğudan çekilmiş ve Ermeni hareketleri de büyük

Si ,bj*SîınIrT?f!r- Ancak' Kürtlere, İmparatorluğun vermiş olduğu sözler unutulmuştur. Bu durum Kürt aşiretleri arasında kaynaşmalara yol açmaktadır, özellikle Dersim'de

(2) Osmanlı İmparatorluğunu, Emperyalist-sömürgeci devletler arasında 2ffiîSi^Vr M?TP u° Aâu*tosl920 yılında imzalanmıştır. Bu konuda ^          9  bUtÛn kİlapla/dan "V «*""*■ Konumuzla^

41

 

gerilim ve kargaşa bir ayaklanmaya dönüşebilecek durum-

3 Dersim aşiretlerinin bu durumu üzerineyetkin[ bj kişUiği olan ve aşiretlerin saygı duyduğu Miralay Cıbranlı Halıt Bey Ovacık'a gönderilir.

Cıbranh Halit Bey'in komutasındaki askerler hiçbir direnme ile karşılaşmadan Ovacık'a girerler. Dersım'üenn Cıbranh Halit Bey'e karşı olan saygılarından oturu herhangi bir o"aym ç.kmamas, üst yöneticileri kuşkulandırmış in Ancak Halit Bey'in etkinliğinden yararlanılarak Ovacıkta vereî bir organ (şimdiki kaymakamlık gibi) kurulmas, gerçekfeşir Bu organın kuruluşu bitince Halit Bey ger, çekılır.

Yukanda sözünü ettiğimiz milliyetçi akımlar.rvbir halası olarak İstanbul'da bulunan Kürtler de bazı milliyetçi örgütler Sndf Spîamrlar. «Kürt Teali Cemiyeti" bunlardan bırı-dir.(3)

b) Trabzon, Van. Bitlis ve Erzurumu'u  içine alarak Kafkaslara kadar uzanan bölgede bir Ermenistan Cumhuriyeti kurulmak istemyordu. (Madde, 88-93)

2 Bu durum ErmenilerMe Kürtler'i birbirine kırd.rmak amacın, taşımasının ah oldular. Ve diplomatik alanda bunu sonuna kadar kulland.lar.

tÜ^îX* -- etrSek ve sonuç olarak burjuvazinin egemenliği H-kesfölerinde in?a edilen resmi görüşlere hizmet etmek olur.

42

Mondros MütrakesFnden sonra istanbul'da kurulmuştur. (4)

(Mondros Silah Bırakışması -30 Ekim 1918-Ki bu bırakışmadan sonra İmparatorluk, ordularını dağıtma kararını kabul etmiş ve halklar kaderlari île başbaşa bırakılmıştır.)

(4) Tank Zafer Tunaya'nın, Türkiye'de Siyasi Partiler isimli kitabında Kürt Teali Cemiyetf hakkında bazı bilgiler verilmektedir. Buna göre:

"1908'de kurulan ' Kürt Teavün Cemiyeti' Kanuni Esasi'ye ve Osmanlılık idealine bağlanmış bir hayır cemiyeti" idi.

" Fakat mütareke de kurulan 'Kürdîstan Teali Cemiyeti1 ise Kürtleri ayrı bir kavim addederek, Osmanlı Devleti'nin cançekişme yıllarında, Wilson Prensiple-ri'nden faydalanmak isteyen infiratçı, milliyetçi ve yüzde yüz siyasi gaye takip etmiş bir cemiyettir."

Bu isabetli bir değerlendirmedir. Metin içinde de belirtildiği gibi, Mondros Mütarekesi'nden sonra imparatorluğun bünyesinde bulunan milletlerin, miili mücadeleyi amaç edinen örgütler etrafında toplanmaları olağandır.

Konumuzla ilgili olarak şu "söylenebilir: Koçgiri hareketinin oluşmasında bu cemiyetin etkinliği büyüktür. Ancak daha sonra gerek içinde olan bölünmeler ve gerekse üyelerinin bir kısmının yurt dışına gitmesi, bir kısmının da savaş nedeniyle irtibatının kesilmesinden ötürü yönlendirme ve yönetme açısından hemen hemen hiçbir katkısı olmamıştır.

Tarık Zafer Tunaya, cemiyetin mensupları hakkında günün dergilerini, örgütün yayınlarını tarayarak bazı isimler tesbit ediyor. Araştırmalarımız sonucu Kürt Teali Cemiyeti'nin ilk genel kurul toplantısından sonra yönetim kuruluna aşağıda isimleri yazılı üyelerin seçildiklerini tesbit ettik;

Birinci Reis: Şemdinan'lı Seyit übeydullah Efendi'nin oğlu Seyit Abdülkadir,

Reis Vekili: Emin Ali Bedirhan,

Reis Vekili: Ferik Fuat Paşa,

umumi Kâtip: Ferik Hamdi Paşa,

Muhasebeci: Seyit Abdullah

Aza: Mehmet Ali Bedirhan,

Aza: Şüleymaniye'li Mehmet Emin Bey,

Aza: Hoca Ali Efendi,

Aza: Arvaslı Sefık,

Aza: Babanzade Şükrü (Tercüman Gazetesi Başyazarı),

Aza: Babanzade Fuat,

Aza: Fetullah Efendi, (tüccar),

Aza: Mehmet Şükrü Sekban.

Hevî örgütüne mensup gençlerin çabasıyla 1918 yılında Diyarbakır'da kurulan ve halk arasında "Kürt Kulübü" adı ile anılan Kürt Teali Cemiyeti ise ilk genel kurulunda başkanlığa Cemil Paşazade Kazım'ı ikinci başkanlığa Dr. Cevdet Bey'i muhasipliğe Cerciszade Kerim'i seçmiştir.

Ömer, Fikri ve Ekrem beyler ise üye olarak yönetim kuruluna girmişlerdir.

43

i

Bu cemiyetin kurucuları: Molla Sait (daha sonra Bediüzzaman Said-i Nursî), Mikisli Hamza, Motkili Halil Ha-yairdtr. (5)

Milli duygular henüz biçimlenmemekle beraber İstanbul'un çok gerilimli ortamında cemiyet, kısa sürede yaygınlaşır ve ilk genel kurulunda başkanlığma;übeydullah Efendi'nin oğlu Seyit Abdülkadir getirilir. (Seyit Abdülkadir aynı zamanda Şûrayı Devlet -şimdiki Danıştay-Reisi'dir).^ Aynı yönetim kurulunda; Tercüman Gazetesinden Baban-

1000 kadar üyesi bulunan Diyarbakır Kürt Kulübü içinde Dr. Fuat. Bave Tujo adıyla anılan Avukat Muhammet Ahdi, Hoca Hamdı gibi tanınmış isimler vardır. Hoca Hamdı daha sonra müşavirlik görevine getirilmiştir. Kürt Kulubü'nün ilk yöneticileri ise, Ekrem Cemil Paşa'nın başkanlığında Cercişzade Kerim, Çerhizade Fikri, Ganizade Reşat, Cemil Paşa ve Ömer Bey'lerden oluşmuştur. (Kaynak: Zinar Silopi, Doza Kürdistan).

(5) Halil Hayali, Bitlis'e bağlı Mutki ilçesinin Modan AşiretYıden olup, uzman bir dil bilimcidir. Diyarbakır'ın Çermik ilçesi Zaza'larından Tevfık Efendi'nin oğlu Ziya (daha sonra Ziya Gökalp) ile beraber Kûrtçenin grameri, söz dizini ve sözlüğü üzerinde çalışmalar yapmıştır.

Ziya Gökalp, o zaman ilerici fikirlerinden ötürü okuldan atnıp Diyarbakır'a dönmek zorunda kalınca, bu çalışma taslaklarını da beraberinde götürmüştür. 1908 yılında Jön- Türklerin Selanik'te toplanan kurultayına Diyarbakıt Murahhası olarak gelen Gökalp, artık öğrencilik döneminde sahip olduğu ve savunduğu fikirleri reddetmiş ve günün moda akımı olan Turancılığın ideologu olmayı üstlenmiştir.

Halil Hayali, Gökalp'ın beraberinde götürdüğü çalışma taslaklarını artık kendisine bir yararı olmadığı gerekçesiyle geri ister. Oysa, Gökalp bunları yakmıştır. Bu çalışmalardan günümüze, Gökalp'in "Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler"! (Bkz. Komal Yayınlan, Ank. 1977) ile, bir-iki makalesi kalmıştır. Halil Hayali, İstanbul'da öldü. 

Bediüzzaman Said-i Nursi "İki Mektebi Musibetin Şahadetnamesi" isimli broşüründe Halil Hayali'yi şöyle tanıtıyor:

"İşte hamiyet-İ millinin bir misalini size takdim ediyorum ki, o da Halil Hayali Efendi'dir. Hamiyet-i millinin her şubesinde olduğu gibi bu şubeyi lisan meydanından keseb-i sebek-i ihraz eylemiş ve lisanımızın esası olan Elifba ve Sarf u Nahvin'i vücuda getirmiş, hatta diyebilirim ki hamiyet ve gayret ve fedakârlık ve himayet-i züefa imtizaç ederek vücud-u manevisini teşkil etmiştir. Hakikat, Kürdistan madeninde böyle bir hamiyet cevherine rastgeldiğinden, bizim istikbalimizi onun gibi ümidinden birçok cevahir ışıklandırmaktadır." . "işte bu zat şayanı iktidar bir numune-i hamiyet göstermiş, tekamüle ihtiyacı olan lisanımıza dair bir temel atmış... O'nun eserine gitmeyi ve temeli üzerine buna etmeyi ehl-i hamiyete tavsiye ederim."

44

zade Şükrü Bey ve Profesör Dr. Mehmet Şükrü Sekban bulg-nuyorlardı.

c ?{&!} h,ukukilemler'nin bitmesinden sonra başkan Seyit Abdulkadir, Emin Ali Bedirhan, Said-i Nursi ve Mehmet Şukru Sekban. İstanbul'daki Amerikan, Fransız ve ingiliz ko-mıserlıklennı ziyaret ederek örgütün amacı hakkında görüşmeler yaparlar.

Said-Î Nursî ile Amerikan komiseri arasında öz olarak su konuşma geçer: "Said-Î Nursî Kürdistan'ın dış dünya ile irtibatının sağlanabilmesi için bir denizle kıyısı olması aerektiai düşüncesindedir. Amerikan komiseri, Wilson prensiplerine ffi!5,ı, kUT mömkPn olamayacağını, zira, Kürdistan'ın buyuk bir kısmını içine alan bir "Ermenistan Cumhuriyeti" kurulacağını bildirir. Said-Î Nursî 'nin cevabı ilginçtir:

k«r/rKtÜSaieJprJa.hillfde bulunsayd' dritnotlannızla bu kararı tatbik edebilirdiniz. Ama Kürdistan dağlarına sizin drit-notlarınız çıkamaz." (6)

(6) Zikreden; Zinar Silopi/Doza Kürdistan, s.54.

45

KOÇGİRİ'YÎ HAZIRLAYAN OLAYLAR

VI

Kürt Teali Cemiyeti başkanı Seyit Abdûlkadir yukarıda da belirtildiği gibi aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu Şûrayı Devlet Reisifdir (Danıştay).

istanbul gazeteleri "Seyit Abdülkadir ya Şûrayı Devlet riyasetinden çekilsin ya da Kürdistanfın istiklâlini istemekten vazgeçsin", çerçevesinde yazılar yazmaktadırlar. İstanbul gazetelerine göre hem Şûrayı Devletfte hem de Kürdistanfın istiklâlini amaçlayan bir örgütte başkan olarak bulunmak birbiriyle uyuşmamaktadır.

Seyit Abdülkadir düzenlediği bir basın toplantısı ile (bu, basma verilen bir haber de olabilir.)

"Kürtlerin istiklâl istemediklerini ancak imparatorluğa bağlı muhtar bir idare talebinde%bulunduklarını ve kendisinin de bu düşünceyi benimsediğini" bildirir.(7) ^—.-

Seyit Abdülkadirfin bu beyanatı, Kürt Teali Cemiyeti içinde çatlamalara yol açar. Seyit Abdülkadirfin düşüncesini paylaşmayan  bir  grup  Teali  Cemtyeti"nden  ayrılarak

(7) "Yapılan genel bîr toplantıda gençler, Kürdistan'ın istiklâline karar verilmesini ve Kürdistan'da bir tek ecnebi kuvvet kalmamasını istediler.

Meclis reisi Seyit Abdülkadir, bu isteğe muhalefet ediyor, Türklerin şu düşkün zamanında onlara darbe indirmekliğimizin Kürtlük şiarına yakışmadığını ileri sürüyor, şimdilik Türklere yardım etmekliğimiz lüzumunda ısrar ediyordu. Reis Abdüikadir, gençleri kandırmak için, Türklerin esasen Kürdistan kurmak isteğini kabul etmiş olduklarını ve Osmanlı Padişahı'na bağlı bir Kürt idaresi tesisine rıza gösterdiklerini bildiriyor ve Türkler bu vaatlerinden nükûl eyledikleri(vazgeçtikleri) takdirde, Kürt milletinin bazı kuvvetiyle hakkını almaya muktedir olduğunu beyanla milli gururumuzu okşamayı da ihmal etmiyordu."

Nuri Dersimi/Kûrdlstan Tarihinde Dersim, s.. 120-121, Ani Matbaası Tttel Cad, Halep, Q52

"Seyit Abdülkadir daha sonra bağımsız bir Kürt devleti kurma suçu ile yargılanarak Diyarbakır'da asılacaktır.(1925)"

46

s

fŞatı Içtimaiyye" adı altında bir örgüt kurarlar. Emin Alı Bedırnan, Babanzade Şükrü, Doktor Abdullah Cevdet ve tkrern Cemil Paşa'nın da içinde bulunduğu 12 kişilik bir yönetim kurulu oluşturulur, istanbul'un işgal altında bulunması nedeniyle bu tip siyasi organizasyonların işgal kuvvetlerine bildirim yapmaları gereklidir. Bu bildirim yapılır ve Hevı çilerin yayın organı Jin (Hayat), örgütün resmi organı olarak yayına devam eder. (8)

Seyit  Abdûlkadir,   ayrıca gençlerin Kürdistan'a gide-

*

 imParatorIul< bünyesinde başgösteren Jön dİğCT ha'klann da mİ1» 6*r ««■"

Araplar: Müstedi-ül Edebi;

Arnavutlar Başkim,

Kürtler de : Hevi (Umut) isimli örgütler etrafında birleştiler.

Bu örgütler istanbul'da öğrenciler arasında rağbet gören millici kuruluşlardı.

J--2 y'!ln^a kumldu- HSvi'nin ilk ideol°3u v« «eşli savunucusu Şükrü Sn'd,r  ŞU      * Y  ^ yÜZ ^ dÜŞerek İnkârcl ola"' Dr' Mele"

MIN1''!1 Postahane karş.s.nda tuttuklar, ilk büronun gider r. Sekban tarafından karşılanmakta idi. Hevi'nin ilk sorumlu sekreteri Ömer Cemil Paşa'dır

 Roji Kurd resmen kapatılınca Hetawe Kurd isimli dergiyi çıkardılar

 

 ** ÛZTne (1?14) HĞVİ yöneticileri "Hizmet-i

konulur— ^f; Bu n^enle yayın hayatı bir süre durdu. Savaş süresince S■*le"n,!. ^zenh olarak yapan Hevi'ciler, gerekli mali imkânı S^yH Abdulkadır'ın de yardımıyla Istanburdaki Kürt amelelerden sağhyorterdı        *

H6vı'nın daha sonra çıkardığı Jfn isimli dergi ise, Kürt Teali Cemiyetimden

47

teşkilatlar kurulmasını ister, rolünü oynadığınıiddia eder. (9)

 

sa

yeri olan Bekirağa Bölüğüne alınıyordu                    £    l davasımn

(9) "Şurası dikkate m™â**l'A^ J^%2£> Ermenistan Federasyonu-halüiçin müşterek bir hudut ^^^^^^^^ ettiği prensip de SSffîffi^                  mahiyetinde bir Kürt Muhtan-

yet fikrini müdafaa etmiş oluyordu                                  q|

Seyit Abdülkadir'ın ortaya surmuş-oHuflu bu faJP*?     sürdükleri

Türk diplomatlarının darda kaldıkları f ^. 9^ym^L arz^miyordu. Şu

S bir Tüfk (Osmanlı) ajanı rolünü oynamış oluyordu. /9) Dr. Vet M.Nurl Dersimi/ a.g.e. S. 12İ

48

Kürt Teali Cemiyeti, gençlerin teşkilatlan geliştirmesi amacıyla İstanbul'da görevli bir DersimTı binbaşının "Der-sim-Sivas-Koçgirin bölgesine,veteriner Dr. Nuri (metinde bundan böyle Baytar Nuri olarak geçecek)nin de "Zara-Divriği-Kangal" bölgesine gönderilmesine karar verir. Binbaşının tayin istemi "Harbiye Nezareti" tarafından kabul edilmez. Baytar Nuri ise görevli olarak İstanbul'dan ayrılır. (İlk Teşrin 1918) Baytar Nuri'yi Koçgiri Harekatm'da ikinci dereceden bir komutan olarak göreceğiz,.(io)

VII.

1918 yılının sonları yaklaşırken millici Kürt teşkilatlanmaları, Mustafa Paşa'nın oğlu Alişan, Dersimli Alişer ve Baytar Nuri'nin yönetimlerinde (Zara-Divriği-Hafik-Kangal ve Dersim içlerinde) yoğun bir çalışma içindedir.

Aynı yıllar Osmanlı İmparatorluğumun can çekişme yıllarıdır. Osmanlı paşaları gruplar oluşturarak bu dar boğazdan çıkmanın yollarını aramaktadırlar. Bu arayışın odak noktası Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında oluşmaktadır. Mustafa Kemal henüz Türk milliyetçiliğinin bünyesini oluşturacak Kemalist ilkeleri idealize etmemiştir. Fakat,. İmparatorluğu oluşturan teb'ayı iyi tanımaktadır ve "müstevli" ye karşı birleştirici öğenin "Hilafet Kurumu" olduğunu ve "Müslüman Halkların Kardeşliği" şiarının günün geçerli tek şiarı olduğunu iyi bilmektedir. Bu şiar, savaş boyunca ve savaştan sonra da sonuna kadar kullanılmıştır. Şu

(10) Ne var ki, bu durum her ne kadar Kürt Teali Cemiyeti ile Koçgiri Hareketinin somut ilişkisini belgelendiriyorsa da, Kürt Teali Cemiyeti tarafından organize edildiği tezini doğrulamaz. Öte yandan, Koçgiri mücadelesinin liderleri, Seyit Abdülkadir'in görüşlerini paylaşmadıkları gibi, olay da Kürt Teali Cemiyeti'nin Osmanlı yandaşı olan prensiplerine ters düşerek gelişmiştir.

49

kadar ki bir kısım-Heyet-i Temsiliye- liderleri, Meclis-i Mebu-san in istanbul'da toplanmasında direndikleri gibi "Meclis i S"        Abdölmecit'in hal^'^ atanmasın, da

 'Û?.ûnŞa Or^u Müfettişi ve Fahri Yaveri Hazret-i Sf İIeistanbui;dan ^n Mustafa Kemal ?ara-- -"SamSuna Seçer. Erzurum Kongresi'nin şci ogesı "gavurun elinde tutsak zavallı halifenin" kurtarılması ve "Anasır-ı Islâmiye" nin ortakİığV ortak mucade esidir. Sosyolojik birifade ile açıklamakgeVek?i

^r2-e h6r-ne ladar milU Plânda cerevan edecekse de çe ışkının   ağır  basan   yönü,   Hıristiyan/Müslüman çalışmasıdır.  Erzurum  Kongresinden  Mustafa  Kemal'e JJurtler adına da yetki vermiştir. (Özellikle sünni Kürtfert ^9?'^8^ böI9ele™de yaygınlaşan milli nSik, ^UFUm  Kon9resinden  yetki  alan  Mustafa -, d.u§m?ktedir,Once hilafet kurumu bu çalışmayı yönetenleri ilgilendirmemektedir. Osmanlıların bütün bir tarih boyunca Kurdİstan üzerinde sürdürdükleri zulüm poîitikas^ n bir sonucu olarak, İmparatorluğun durumu da bu millici

ES f i,mha?1Z ?tm_emektedir- Çünkü, İmparatorluğun tavr son tahlilde bir sömürgeci  devlet tavrıdır ve iktidar vantuz ^r. Kurdıstan ı sonuna kadar emmişlerdir. Mondros Silah B.rak.şmas.'n.n sonucu, Kürtler de diğer halklar gibi lerm ınsaf.na terkedildiklerini bilmektedirler. BuS b.r n.tel.k kazanarak örgütlenmeyi sağlamaktadır.

1918-19 yıllan içinde Koçgiri'nin, Osmanlıya kafa tut-'TJ?35 °fuk lsîanbul U9runa- başıbozuk^sTanbuI'dan

 (0  İi

50

VIII.

şmeye Alişan BeyS MuîtaS

unublrde"^^                        da,

görüşmek istediğini »söyler. ağZ'ndan dilemek, bu nedenle Alişan Bey:

 

alınarak çalıştığm.'sdyler

 talimat

51

oysa Erzurum Kongresi'nde Kürtlerin ve Kürdistan'm haklarını savunmak için Kürt aşiretleri ileri gelenlerinden yetki aldığını, bu nedenle Dersim ve Koçgirifnin de kendisini desteklemesi gerektiğini" iddia ederek, Alişan Bey'den bu durumu sağlamasını rica eder.(13)* (Tırnak içindeki alıntılar: Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim).           ' «

Bu görüşmeden sonra Alişan Koçgiri'ye döner.

(13) * Kurtuluş savaşında Türk ve Kürt halklarının omuz omuza direndikleri savı yaygındır. Ama, savaş öncesi, sırası ve sonrasında, Kürt halkının temsilcilerinin yönetimden tedricen uzaklaştırılması somut bir gerçektir. Lozan'da, İnönü , her ne kadar MKürt kardeşlerinden" sözediyorsa da Kemalizm'in dayanağını teşkil edecek olan Türk milliyetçiliğinin yönetimde egemenliği şartsız-tercihsiz sağlanmıştır. Koçgiri olayının sürecinde bu eylemin ilk nüvelerinin ipuçlarını bulmak mümkündür. Mustafa Kemal , Nutuk'ta şunları yazıyor:

"Sivas Kongresi'nin ikinci günü yani 6 Eylül tarihinde Bedirhani ailesinden Celadet ve Kamuran ile Diyarbekir'H Cemil Paşazade Ekrem namlarında üç şahsın refaketlerinde vakti ile Diyarbekir vilayetinde aleyhimizde propaganda yapan (bu propagandanın Kuvayı Milliye'ye mi, yoksa Osmanlı yönetimine mi karşı olduğu belirlenmiyor. Osmanlı yönetimine karşı olması gerekir.) bir ecnebi zabit bulunduğu halde silahlı Kürtler muhafazası altında olarak Elbistan ve Arga üzerinden Malatya'ya geldiklerini ve Mutasarrıf, Be- lediye Reisleri tarafından istikbal edildiklerini anlatarak '15. Kolordu Komu-. tanı Kâzım Karabekir Paşa'nın 3. Kolordu komutanlığına, buna dair gönderdiği 6 Eylül 1919 tarih ve 529 numaralı şifresinde verilen malûmatta: Ecnebi zabitinin Türk-Kürt ve Ermeni nüfusunu tetkik etmek üzere hükümet-i merkeziyyenin müsaadesi ile dolaştıklarını ' söyledikleri;1 Malatya'da bulunan Süvari Alayı mevcudu az olduğundan bunları tevkife cesaret edilememiş" a.g.e., s.118

Noel'in Paris Sulh Kongresi'nden görevli olarak geldiği ve görüşmelere esas olmak üzere bölgedeki nüfusun tesbitini yapacağı iddiası vardır. Mustafa Kemal bu incelemeye şiddetle karşı çıkmıştır. Silahhmüdahale sonucu Noel, bu görevini yarıda bırakarak kaçmak zorundu kalır. Noel olayındaki yazışmalarda Mustafa Kemal'in olduğu kadar tarihçilerin de tavrı sık sık birbiriyle çelişmektedir.

Önce olay, Kürt Teali Cemiyeti tarafından düzenlenmiş gösterilir. Oysa gerek Bedirhan'lar ve gerekse Cemil Paşazadeler Kürt Teali Cemiyeti Başkam Seyit Abdülkadir'in Osmanlı hükümranlığına hizmet eden politikası sonucu örgütten ayrılarak "Teşkilat-ı İçtimaiyye" adı altında ayrı bir örgüt

52

Mustafa Kemal, ön çalışmalarını Ankarada bir "Heyet-i Temsiliye" toplamakla geliştirirken, Koçgiride de milli bir hareket için gerekli örgütlenmeler devam etmektedir. Ankara, Koçgiri ve Dersim ileri gelenlerinin meclise girmeleri taraftarıdır. Bu nedenle Alişan Bey'in de gelmesi istenir. Ancak, Alişan bu isteği reddeder. Meço Ağa, Diyap Ağa, Mustafa Bey, Ahmet Ramiz, Hasan Hayri ilk Dersim mebusları olarak Ankara'ya giderler.

Meclise katılmayan Dersim ve Koçgiri "Aşair Rüesası", Ankara hükümetinin Kürdistan'ı muhtar idare olarak re'sen tanımalarını ancak bu şartla meclisi destekleyeceklerini bildirirler. Oysa aynı günlerde 72 Kürt mebus Ankara Hükümeti ile beraber olduklarını İtilaf Devletleri'ne bildirmişlerdi (13)**

kurmuşlardır. Öte yandan, hem Kürtleri kabul ve Kürdistan'ı tasvip eden görüş, hem de bunu şiddetle reddeden bir pojitika vardır. Sözgelimi Mustafa Kemal,

"Yalnız Kürt, yalnız Türk, yalnız Çerkez, Laz olmayıp; hepsinden mürekkep anasır-ı Islâmiye olan samimi mecmuayı muhafaza ve müdafaa" etmek aerek-tiği kanısındadır. (1920)          .                             .

Öte yandan:

"Maazallah İslâm kanı akıtılması ve günahsız, zavallı Kürt kardeşlerimizden birçoğunun OsmanJı askerleri tarafından öldürülmesi gibi dünya ve ahiretle pek elim bir sonucu" engellemek istemektedir.

"Din, namus sahibi büyükler yaşadıkça, Türk ve Kürt'ün birbirlerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam edeceöi ve hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde kalacağı şüphesizdir. CenaVı Hâk mesaimizi meşkur eylesin" (15 Eylül 1919/ Malatya Mutasarrıfı Aracılığı ile Hacı Kaya ve Ş>atzade Mustafa'ya çekilen, Mustafa Kemal'in telgraflarından) demektedir.

Oysa Mustafa Kemal, 10 Eylül 1919'da da :

"Elazığ'da görevli süvari birliği komutanı llyas Bey'e, 'Kürtçülük cereyanına asla zemin bırakılmaması' konusunda" kesin emir vermektedir. Nutuk,

(13)** Hasan Hayri, bu 72 mebus arasında, en ateşli olanıdır. Görüşmeler sırasında  Kürtler ile Türklerinıkardeş olduklarını ve hiçbir surette bu iki kardeş

53

 72  mebusun  tavrı,  Dersim-Koçgiri'de  olumsuz

İ/'e bîmuhtıra ile ^ **^^t*S veti aracılığı ile başvuran deri gelenler, 72 meŞusun tavırlarının Kürdistan'ı bağlamadığım ve genel bir .eğilimin ifadesi olmadığını bildiriler. (14)

Bu yazışmaların tarihi yanı, art*Lİntıpara^ı* m«*wd Hp irtibatlarin kesilerek, Ankara Hukumetm'nın muhatap ahnmtfmn başlangıç, hesabıyla, önemlidir. Bundan ote artık irtibat Ankara ile devam edecektir.

istemiştir. Şeyh Sait olayında İstiklâl\ Hasan Hayri'ye soruluları sorulardan bin riyle geldiği" üzerinedir.

Nuri Dersimi /a.g.e.,s, 125                                 _

çeîTşklolarakd^eriendirilmelidir. (Bkz. VIII. Bölüm, S. 51)

54

GİNYAN AŞİRETİ REİSİ MCIRAT PAŞA'NIN İHANETİ

IX

Uzun tarihi süreç içinde (gönümüzde Irak Kürdistan'ı olarak tanımlanan Güney Kürdistan'da da açık bir biçimde devam ettiği üzere) Kürdistan milli direnme hareketlerinin en belirgin özelliklerinden biri aşiretler arası gerginliklerin, çekememezliklerin ve ilkel düşmanlıkların sık sık ihanetlerle sonuçlanmasıdır. Egemen merkezi otoriteler bu durumu her dönemde ustalıkla kullanılmasını bilmişlerdir. Aşiretler arası güncel uzlaşmazlıkları kışkırtmak, hatta, bu durumu yaratmak için gerekli her türlü tertip, hile v.s. muzırlıklara başvurulmuştur. Zayıf karakterli ve kabile ahlâkının dar görüşlülüğünden kurtulamayan fanatik aşiret reisleri de bu tuzaklara büyük bir gafletle düşmekten geri durmamışlardır.

Koçgiri olayında da, bu durumun çok ilginç bir örneğini, Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa olayında görüyoruz.

Önceleri Osmanlılar tarafından, daha sonra ise Ankara'ya bağlı yerel ünitelerin kışkırtmaları ile Murat Paşa, Koç-

55

 

giri olayında bir muhbir ve kundakçı olarak sahneye çıkarılır. Murat Paşa'nın muhbirliğini kanıtlayan olay şudur:

"Zara mutasarrıfı" (il ve ilçe arasında görevli) Baytar Muri.ile yaptığı bir görüşmede; "bölgede yapılan çalışmaların, Mustafa Kemal başkanlığındaki *Heyet-i Temsiliye'nin görüşleri ile bağdaşmadığını, bu durumun 'Kürt Teali Cemiyeti1 içinde çalışan Murat Paşa tarafından bizzat kendisine iletildiğini" söylemesi ile ortaya çıkar. (Bu olaydan sonra Murat Paşa çalışmaların dışında tutulmuşsa da, hareket içinde bir o yanda bir bu yanda çeşitli cambazlıkların içinde tekrar göreceğiz).                            *

X

Koçgiri olayının ilk ciddi hazırlık toplantısı; Kangal ilçesinin Yellice nahiyesine bağlı Hüseyin Abdal Tekkesi'nde yapıİan toplantıdır. Bu toplantıda ilk ciddi karar alınmıştır. Bu karara göre: "Kürdistan sonuna kadar savunulacaktır."

Hüseyin Abdal Tekkesi'nde yapılan toplantıya büyük aşiretlerden Canbegan ve Kurmeşan aşiretleri ile sair küçük aşiretler, kabileler katılmışlardır.

Bölgede milli tansiyonu yükselten bir diğer olay da, Batı Dersim'de düzenli kuvvetlerin hazırlandığı ve Doğu Dersim'in de düzenli kuvvetler hazırlamak için çalışmalar yaptığı haberleridir. Öte yandan Kürt Teali Cemiyeti'nin Elazığ'da kurulması da olumlu etkileri olan bir diğer olaydır.

56

KOÇGİRİ'DE PATLAYAN İlk OLAY

XI

Mısto adındaki bir aşiret reisinin komutasındaki bazı birlikler Zara'nın  Çulfa  Ali  Karakoiu'hu  basarlar  (Temmuz

Baskınlar zincirleme olarak artar' ve Sivas-Erzincan arasında Kangal-Zara ve çevresinin denetimi aşiret birliklerinin eline geçer.

Eski jandarma komutanı ve Refahiye'ye bağlı Şadan Aşireti Reisi Paso, Kuruçay'a sevkedilmekte olan cephaneyi götüren müfrezeye saldırarak cephaneye el koyar ve müfrezeyi esir alır (Ağustos 1920) ve Refahiye'yi işgal ederek fiilen yönetime el koyarak, hükümet konağına Kürdistan bayrağını çeker.

57

 

Bu fiili durum Sivas'taki yetkilileri ürkütmüştür. Olayın yatışması için Koçgiri aşiret reislerinden Haydar (Alişan'ın kardeşi) Ümraniye'ye yetkili olarak tayin edilir.

XII.

1920 yılı henüz Ankara Hükümeti'nin doğuda bütün çizgileri ile belirdiği ya da etkin olduğu yıl değildir. Genellikle Osmanlılardan miras kalan düzen yürürlüktedir ve halifeye bağlı alaylar halen Müslüman-Hıristiyan çelişkisi ile şartlıdırlar. Savaş, hilafeti koruma amacındadır. Ne var ki, Koçgiri'de patlayan olayların milli gerilimi, sair aşiretleri yeteri kadar etkilememektedir. Buna rağmen, Koçgiri'deki silahlı hareketin, Kürdistan'ın diğer bölgelerine yayılmasını önlemek amacı ile çeşitli heyetler Ankara'mı! isteği üzerine Kürdistan'ı dolaşmaya başlarlar. (20 Ekim 1920)

Koçgiri hareketi ise genişlemektedir. Giresunfdan Eğin'e gelmekte olan birliğe saldırılır ve cephane ile diğer mühimmat ele geçirilir.

58

HOZAT TOPLANTISI

XIII.

Alişan Bey beraberindeki yüze yakın askeri bir birlikle beraber Kuruçay-Kemah üzerinden Ovacık'a geçer/Ovacık, Millici unsurların Merkezlerinden biridir ve Alişan burada saygıyla karşılanır.

Alişan bazı aşiret reislerini de alarak Hozat bölgesine geçer ve Hozat'ta geleneklere uyarak kutsal sayılan bir yemin töreninden sonra, "mücadelenin sonuna kadar desteklenmesi " kararı alınır. Bu yemin törenine Seyit Rıza katılmaz. Çünkü, Seyit Rıza'nın Hozat aşiretlerine güveni yoktur.

59

 

Hozat  toplantısından  sonra  Ankara  Hükümeti'ne aşağıda özet olarak yazılan muhtıra gönderilir:

1 - Kürdistan Muhtariyet İdaresi'ne muvafakat eden İstanbul Saltanat Hükümetinin bu baptaki kararını Mustafa Kemal Hükümeti'nin de kabul etmediğinin açıklanması;

2- Kürdistan Muhtariyet İdaresi hakkında Mustafa Kemal Hükümetinin görüş noktasının ne olduğu hususunda aşair rüyesasına acele cevap verilmesi;

3- Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan mıntıkaları hapishanelerinde tutuklu bulunan bütün Kürtlerin derhal serbest bırakılması;

4- Kürt çoğunluğu bulunan mıntıkalardan Türk memurların çekilmesi;

5- Koçgiri mıntıkasına gönderildiği haber alınan müfrezelerin; derhal geri çekilmesi (15 Kasım 1336 t1920!).(i5)

Baytar Nuri'nin babası İbrahim Ağa tarafından kaleme alınan bu muhtıra Abbasan Aşireti reisi Meço Ağa tarafından Dersim Mutasarrıfı Rıza Bey'e verilir.(i6)

Mutasarrıf Rıza, aynı gece Defsim'i terkederek Elazığ'a geçer, Elazığ'dan resmi kanallarla durum Ankara1 ya bildirilir.

Ankara durumu vahim olarak nitelendirmektedir.

(15) Baytar Nuri'nin adı geçen kitabında (s.129) zikredilen muhtıra öz olarak günümüzde de aktüalitesini sürdürmektedir. Gerek Kürdistan Demokrat Partisi'nin Irak iktidarlarına sunduğu Memorandum (1963) ve istemler ve gerekse sosyalist Kürtlerin asgari programlarında bu demokratik öz kalın bir çizgi olarak tekrarlanmaktadır. Bu öz "Kürdistan'a özerklik" sloganında belirleniyor.

(16) Nuri Dersimî/a.g.e.,s. 129,

60

Elazığ'dan Dersim'e, Ankara'nın isteği üzerine bir "nasihat heyeü"(i7) gönderilir. Heyet, isteklerini kabul edileceğini, bu nedenle aşiretlerin itidali muhafaza etmelerini ister. Ancak, heyetin tavrı, aşiret reislerini inandırıcı değildir. Elazığ vilayeti aracılığı ile Ankara Hükümeti'ne şu telgraf çekilir:

"Elazığ vilayeti vasıtasıyla

Ankara Büyük Millet Meclisi Riyaseti'ne,  Sevr Muahedesi mucibince Diyarbekir, Elaziz, Van ve Bitlis vilayetlerinde müstakil bir Kürdistan teşekkül etmesi lâzım geliyor. Binaenaleyh bu teşkil edilmelidir. Aksi takdirde bu hakkı silah  kuvvetiyle almaya mecbur kalacağımızı beyan eyleriz.

25 Teşrinisani 1336 25 Aralık 1920

Garbi Dersim Aşair Rüeasası "Batı Dersim Aşiret Reisleri"(;s;

Bu telgraf yazılı olarak cevaplandırılmaz. Ancak hükümetin durumu görüştüğü bildirilir. Ne var ki, bu sıralar Sivas'a askeri yığınak yapılması hükümetin bu konuda almış olduğu kararın ne olduğu konusunda yeteri kadar açık bir bilgi vermektedir.

Koçgiri hareketi geri dönülmez bir biçimde olgunlaşmıştır. Malatya'nın Arapgir Kazası'na bağlı Drejan ve

(17) Daha sonra bu tip heyetlerin sık sık Dersim ve Kocgiri'yi ziyaret ettikleri ni göreceğiz.

(18) Nuri Dersimia.g.e.,s. 129.

61

Atma aşiretleri ile, Divriğifden Parçıkan Aşireti/de harekete katılacaklarını bildirirler.

Bölge kışa girmiştir. Dersim kar altında olduğundan bu mevsimde yardım gönderemez. DersimTıler Koçgiri hareketinin ilkbaharda başlamasını uygun görmektedirler. Koçgiri liderleri de bu düşüncededirler.

Bu tasarılara göre Dersim, istiklâlini ilân edecektir. Hozat'a Kürdistan bayrağı çekilecek ve hareket Elazığ-Erzincan ve Malatya'dan Sivas'a doğru genişleyecektir.

Ankara'nın emrivakiyi kabul edeceği hesaplanmaktadır. Hareketin başarısından sonra da bütün Kürdistan'ın desteğinin sağlanacağı umulmaktadır.(i9)

XV.

Ankara, hareketin olgunlaştığını ve önüne geçilmesinin hemen hemen mümkün olamayacağını bilmektedir. Bu nedenle Koçgiri çevresine "mahalli asayişi" temin etmek için askeri birlikler göndermektedir. Ankara'nın hedefi Koçgiri'yi izole etmek ve dışarıdan gelecek yardımların Koçgiri'ye girmesini önlemektir.

(19) "Programımız şu idi:

İlk önce Dersim'de Kürdistan istiklâli ilan edilecek, Hozat'a Kürdistan bayrağı çekilecek, Kürt milli kuvveti Erzincan, Elaziz, Malatya istikametinden Sivas'a doğru hareket ederek Ankara Hükümeti'nden resmen Kürdistan istiklâlini tanımasını isteyecekti. Türkler, bu isteği kabul edeceklerdi. Çünkü, isteğimiz silah kuvvetiyle desteklenmiş olacaktı.

İlk adımı başarıyla attıktan sonra bütün Kürdistan'ın bizimle işbirliği yapacağına şüphe yoktu. Çünkü milli kurtuluş ve ecnebi boyunduruğunu kırıp atmak milli vakan olan her Kürd'ün emeli idi" Nuri Dersimi,a.g.e,s. 130.

62

Kurdıstan'm her tarafından da hükümete temsilciler gönderildiği, meclisin Kürtler'i de temsil ettiği ve Kürdistan'm haklarını savunacağı" geniş bir propaganda kampanyası içinde yaygınlaştırılmaktadır. Gerçekten de Meço Ağa, Elazıö vahşinin, bizzat Pertek'e gelerek Mustafa Kemal adına; "Esasen^ Kürtlerin isteklerinin kabul edilmesinin mahzurlu görülmediğini anlatması ve ikna etmesi üzerine Elazığ'a oradan da Ankara'ya gidecektir. Meço Ağa'yı Diyap Ağa da

 ^kara™flik şubesi başkanlarından Dersimi Mustafa (£3 nisan 1920) Dersim'in Karabal aşiretinden olup Sivas'ın Nazmiye ilçesi'ne yerleşen Kolağasılıktan emekli Kango oâiu

,™miz (4 Aâ"stos 1920) binbaşı Hasan Hayri (1 Haziran 1920), Dersim mebusları olarak Meclis-i Mebusanfa qire-ceklerdir.                                    .

Dersim ve çevresi her ne kadar bu olaylar ile sık sık hükümet tarafına geçirilmek istenirse de, bağımsızlığını korumaktadır ve Seyit Rıza tartışılmaz tek liderdir. Ayrıca, Seyit Rıza nm karargahı Ağdat'ta, Kürdistan bayrağı dalgalanmak-tadır.

. ... Pers[rr\ mebusları, Seyit Rıza'ya meclise girmelerinin ve hükümeti desteklemelerinin asıl amacının "Kürdistan'ın haklarını hükümete kabul ettirmek" olduğunu ısrarla savunmuşlardır Seyit Rıza bunlara inanmışmıdır? Bilinmiyor Ancak olayların gelişimi, Seyit Rıza'nın bu propagandalara pek itibar etmediği yolundadır.

Ankara, Alişan'ın da meclise girmesini ister (Yukarıda sozunu etmiştik). Alişan'ın ya Sivas mebusu olarak meclise girmesi ya da Sivas'ta yüksek bir görevde çalışmak üzere Dersim i terketmesini isterler. Ayrıca, Dersim'e bir Kürt mutasarrıf atanacağı da verilen sözler arasındadır. Ne var ki Alışan bu teklifleri kabul etmez ve sağlık durumunun bû mevsimde (kış) Dersim'den ayrılmaya elverişli olmadığını bildirerek reddeder.

Olayların siyaseti, Seyit Rıza ile birlikte bir kısım aşiret reislerini öfkelendirmiştir. Seyit Rıza beraberinde büyük bir silahlı kuvvetle Ağdat'tan Dersim'e iner.

63

 

Meclis Riyaseti-ne çektiği bir telgrafta:

"..;. meclisteki mebusların Dersim'i temsil hakkına sahip olmadıklarım, Dersim'in müstakil bir idare istediğini, ancak bu millî talebin Ankara Hükümeti tarafından kabul ve resmen ilânından sonra Kürdistan'ın bir konfederasyon şeklinde hükümetle işbirliği yapabileceğini" bildirin (20)

BAYTAR NURİ'NİN TUTUKLANMASI

XVI.

(20) NuriDersimi, a.g.e. 5.133

64

Koçgirifde gerek askeri, gerekse siyasi gelişmelerin çelikleştiği iki odak vardır. Bunlardan biri Baytar Nuri'nin faaliyetlerinde, biri de Dersim'H Alişer'in çevresinde oluşmaktadır. Mahalli istihbaratın bu tesbitinden sonra, (Alişer'in Dersim'de olması nedeniyle) Baytar Nuri'nin tutuklanması için bahane arayan Sivas, bu bahaneyi bulmuştur. "Kürt Teali Cemiyetinin direktifi ile Balya Madeni'nde çalışan 1200 Kürt ameleyi silahlandırdığı, Sivas-Dersim arasında Kürdistan'ın istiklâli için bazı çalışmalar yaptığı ve Kuvay-ı Milliye aleyhinde bulunan hain bir Kürt olduğu İstanbul'dan istihbar edilmiştir. Bu istihbaratı değerlendiren Mustafa Kemâl, Sivas valisi Reşit Paşa1 ya derhal Baytar Nuri'nin "idari tahkikata" tabi tutulmasını emreder. Reşit Paşa, durumu Divriği yetkililerine iletir. Ancak Baytar Nuri resmi görevinden ayrılarak, çalışmalarına açıkça devam edecektir.

Ne varki, olaylar Baytar Nuri'nin aleyhine gelişir:

"Sivas-Kangal-Divriği postası Duruca dağlarında Can-began Aşireti tarafın4an müsadere edilmiş ve posta müdürü Ayanoğlu Mustafâ öldürülmüştür." (20 Aralık 1920)   ,

65

Fnsat kollayan Divriği Kaymakamı, daym düzenleyicisi olduğu iddiasıyla Baytar Nuri'yi tutuklattırır.

XVII.

Dersim, bu tutuklamaya müdahale eder. Seyit Rıza, bizzat Mustafâ Kemal'den Baytar Nuri'nin tutukluluk halımn-kaldırılmasını ister. Olay, Dersim aşiretlerinin Sivas a «MtoS^yd açabilir bir duruma gelmiştir Ankara'dan sffreü bir telgrafla Baytar Nuri'nin serbest bırakılması istenir. İivas Encümeni (müstacel idari bir kararla) Baytar Nuri'nin tutukluluk halini kaldırır.

Serbest bırakılmasından sonra Reşit Paşa, Baytar Nuri ile aörüsmek ister. Bu görüşmede Reşit Paşa, "hakkındaki ıs-îhba^                   katarak, wKürdistan^nıs-

tiklâlini amaçlayan çalışmaların şu zamanda lüzumlu dm£d«mî ve Deîsim aşiretlerinin Ankara Hükümeti.<^ ber çalışmalarının zaruri olduğunu, bu durumun Baytar Nuri tarafından sağlanmasını" rica edecektir.

Reşit Paşa, İngiliz Hariciye Nazırı Loyd George'un «Türkiye dünya haritasında siyah bir lekedir, bıçakla kazıyıp ç karmak geîekir." dediğini de ekleyerek, şu zamanda TürklTrle işbirliği yapmanın" gerekliliğinden söz ederek "ecnebileri temizledikten sonra, Kürtlerin isteklerinin kabul edilmemesi için ciddi bir sebep olmadığını  da ekler.

Baytar Nuri'nin çalışmalarını bırakıp istirahat etmesi için Ankara'nın onayı ile, Sivas'ın Koçhisar ilçesinde bu u-W ve Fertalli Oğulları'ndan hazineye geçen Suleymanıye Çiftliği kendisine tapulu olarak armağan edilir.

66

xvın

Ordudan ayrılarak Koçgiri'ye katılan Yüzbaşı Sadık, Kürt müfrezelerinin eğitimini üzerine almıştır. Dersim ile irtibat ise Baytar Nuri tarafından sağlanır.

Hareketin başlaması için baharın gelmesi ve Dersim dağlarının geçit vermesi beklenmektedir.

Ne var ki, bazı kontrolsüz baskınlar ve yer yer patlayan küçük olaylardan ötürü Koçgiri, tasarlanan zamandan önce başlayacaktır. Sivas jandarma taburu Zara'ya hareket etmiştir. Şadan Aşireti Reisi Zalim Çavuş adı ile anılan Hüseyin Ağa, Karacaören Nahiyesi'nin Kaya kesiminde bu taburu durdurarak cephane ve mühimmatı müsadere eder. Tabur komutanını tutuklar, erleri ise serbest bırakır. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sivas'a yerleşen Kürt asıllı Bitlis'ti Aziz Bey, Celalli Bölgesinde bir karşı harekete girişir. Ancak aşiretlerin direnmesi önünde yenilerek Sivas'a kaçar. Sivas, durumu tehlikeli görmektedir. Malatya'h Miralay Halis, Sivas'ta ihtiyat olarak bekletilen 6. Süvari Alayı'na birkaç makineli tüfek ve birkaç adet top desteği ile Erzincan'a geçmek üzere Zara'ya girer. (18 Ocak 1921) Zara Kaymakamı aracılığıyla Ümraniye yetkilisi Haydar Bey nezdinde teşebbüse geçilerek Karacaören'in Kaya kesiminde müsadere edilen cephane ve mühimmatın geri verilmesi istenir.

Bu istem reddedilir.

Haydar Bey'in artık Ümraniye'de devlet görevlisi olarak kalması sakıncalıdır. Zara kaymakamlığı kanalıyla görevine son verildiği iletilir.

Miralay Halis, cephane ve mühimmatın geri verilmemesi karşısında, beraberindeki kuvvetlerle beraber Ümraniye'ye girer (13 Şubat 1921). Her ne kadar bir süre sonra Erzincan'a geçeceğini bildirirse de, Koçgiri olayını bastırıncaya kadar Ümraniye'ye yerleşeceği bellidir.

Bunun ilk belirtisi ise, Miralay Halis'in aşiretlere bildirim yaparak, "silahlarını teslim etmelerini" istemesi ile ortaya

çıkar. "Silahlar teslim edilmediği takdirde köylerin imha edileceği" de aşiretlere duyurulur.

Dersim, hareketin ilkbahardan önce başlamamasını .srarla istemektedir. Koçgiri bölgesi ise gergin ve sabırsızdır.

Bu gerginliği ve sabırsızlığı patlatan olay Miralay Halis tarafından hazırlanır.                          

"Ümraniye'de yakalanan bir kısım silahlı J^rtler yargılanmak üzere Zara'ya sevkedilmektedirler." Aşiret bıriık-feri tutuklular, götüren müfrezeye Yazı-Hac. bolgesinde sald.rarak tutuklular, kurtarırlar. (21) Miralay'*$»£*£ baskı metodlarına başvurması ve bu olay nedenry e tansıyo nu yükselen aşiret birlikleri civar yollan kontrol altına alarak Wralay Halis'e kayıts,z-sarts,z teslim <^masnrl^kdırde doğacak olaylardan sorumlu olmayacaklarını bildirirler.

Miralay Halis teslim olmayı reddeder ancak gerginleşen hava karşısında "hükümetin Kürtlere husumet beslemediğini, ve alayın Sivas'a döneceğini, bu nedenle yol verilmesini" ister.

Aşiretler bu isteği reddederler.

Ümraniye muhasara edilmiştir. Bir gün süren silahlı bir çatışmadan sonra Miralay Halis ve suvar. alay. tesl.m alınırlar.                                        

Ümraniye'de kurulan "Divan-. Harp"te Miralay Hahs yanlanarak ölüme mahkûm edilir ve ceza kurşuna d.z.lmek

(21) Emekli Kurmay albay Rahmi Apak ise, olay. şöyle anlatmaktad.r: Zara'ya gelmeyi başardı."

1964.

68

suretiyle yerine getirilir. Alayın diğer subay ve erleri ise, birer terhis vesikası verilerek serbest bırakılırlar (22).

Ümraniye'ye Kürdistan bayrağı çekilmiştir (1921).

Olay Ankara'da heyecan ve kızgınlık yaratmıştır. Ankara ilk kez "Koçgiri Kürt Hadisesi" olarak olayı değerlendirir.

Hareket, Ümraniye'den Koçhisar'a atlar.

Kurmeşan Aşireti'ni Seyit Aziz yönetmektedir. Şadan Aşireti'nden Zalim Çavuş (Hüseyin Ağa) ve kardeşi Hasan, Seyit Aziz'e katılırlar.

Kangal bölgesi; Çarek-Gini-Zaza, Canbel ve Şadan Aşiretleri kuvvetlerinden oluşan birliklerle bir savunma hattı olarak hazırlanır. Hareketin gelişmesi, hükümet yanlısı bazı aşiretlerin de katılmasına ortam hazırlamış, bunun ilk çağrısı da daha önce Kürt Teali Cemiyeti'nin çalışmalarını ihbar eden Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa'dan gelmiştir. Murat Paşa "hakkında ki kötü niyetlerin unutulmasını" dileyerek, "harekete inandığını ve sadık kalacağını" bildirmiş ve Kan-gal-Sivas cephesinin savunmasını üzerine almıştır.

Divriği'nden Havo Nahiyesi'ne kadar gelen bir jandarma bölüğü, Alişan Bey'in oğlu İzzet tarafından esir ahnır.(12 Mart 1921).

Alişan Bey'in diğer oğlu Mahmut, Divriği cephesi komutanlığını yürütmektedir. Azamet ve Aşkî ise kuzeyi tutmuşlardır. Kadınların büyük bir kısmı ise silahlıdırlar ve cephede savaşmaktadırlar. Diğer bir kısım ise cephane ve

(22)"...6Mart 1921 günü asiler, ümranlı'yı muhasara ettiler. Sabahtan itibaren şehre taarruza başladılar. Güneş batıncaya kadar süren çarpışmada Binbaşı Halis şehit oldu. Erlerin cephaneleri tükendi ve asiler İmranlı'ya girdiler. Bu çarpışmada alay komutanından başka jandarma takım komutanı Müştak ve alaydan 4 er daha şehit olmuş, bir hayli erde yaralanmıştı. Alay emir subayı teğmen Rasim, alay kâtibi Rahbi, ağırlık komutanı teğmen Mahmut Nedim, Birinci bölük komutanı yüzbaşı Ömer Lütfü, ikinci bölük komutanı yüzbaşı Mustafa ikinci bölük takım komutanı asteğmen Necati ve alayın mevcut kalan 90 eri de esir oldular.

135 hayvan, 118 eğer takımı, 203 tüfek, 2 ağır makineli tüfek, asilerin eline geçti. Bu suretle yeni kurulmakta olan 6. Süvari alayı artık ordu kuruluşu olmaktan çıktı." Rahmi Apak, a.g.e.,s. 154.

69

 

erzak taşımaktadırlar.

1921 yılının ilk aylarında Kangal, Divriği, Zara, Refahiye, Kuruçay ve Kemah, Dersim sınırlarına kadar Koçgiri birliklerinin egemenliği altındadır.

Ankara Hükümeti, temyiz mahkemesi reisi BitlisTı Şefik Bey'in yönetiminde bir "nasihat heyeti"ni Koçghfye gönderir.                                       *

XIX

Hareketin bahardan önce başlaması Koçgiri'yi zor durumda bırakmıştır. Dersim kar altındadır. Geçit vermez. Malatya ve Erzincan'dan yardım gelmesi oldukça zordur.

Fransızlar ürfa ve Ântep'e girmişlerdir. Bazı aşiretler Fransizİaf'dan yardım istenmesini önerirler. Ancak bu öneri çoğunlukla reddedilir.(23)

(23) " Ümraniye'deki savaş durumu ciddi tedbirler almayı gerektirdiği, Dersim, Erzincan ve Malatya aşiretlerine bildirildi. Bunlardan imdat istendi. Halbuki mevsim kış olduğundan acil bir imdadın yetişmesine imkân yoktu, ürfa ve Ayıntap'a (Antep'e) kadar yetişmiş olan Fransızlardan yardım istemek düşünüldü. Fakat Kürt gençliği bu ecnebi kuvvetten yardım istemeyi Kürt şerefine bir zul sayarak teklifi kabul etmedi .Yalnız başımıza çarpışmaya oybirliği ile karar verildi." Nuri Dersimi, a.g.e.,s. 142.

70

XX.

Ovacık aşiretlerinden 2500 kişilik bir kuvvçt, ayaklarında kar üstünde yürümeyi kolaylaştıran "hedik" ve "lakan" denilen kalburlarla Munzur dağlarını aşarak Kemah'a girmeyi başarırlar. Hükümet konağı ile bazı ağaların malik-hanelerini yakarak Kemah'ı işgal eden Ovacık birlikleri Kaymakam ve Jandarma Komutanını tutuklarlar. (8 Mart 1921)

(24)

Munzur'un kışla beraber çok daha sarp ve aşılmaz olan tepelerini aşarak Kemah'a giren Ovacık birlikleri, Fırat nehri üzerinde bulunan fakat kullanılmayan Şeytan Köprüsünü onararak Kuruçay'a geçerler. Kuruçay kaymakamı ile beraber mütegallibenin ileri gelenlerinden Şehsüvaroğlu Mahmut'u da tutuklayarak yargılanmak üzere Ümraniye'ye getir rirler.

(24) NuriDersimLa.g.e.,s.l43. Rahmi Apak ise olayı şöyle veriyor;

"13 Mart 1921'de, Alişer idaresinde 500 kadar asi, Dersim'den gelip Şeytan Köprüsü'nü geçerek Tekiloh Köyü'nde toplandı. Fakat Erzincan Mutasarrıfı bu asilerin, hareketlerinde serbest olduğu ve bunlara ilişilmemesi hakkında emir verdi. Mutasarrıfın bu tutumu asilerin daha çok ileri gitmelerini önlemek ve onları yatıştırmak amacıyla yapılmıştı ki, beklenen neticeyi vermedi. Kuruçay Kasabası'na yaklaştıklan zaman halk bu asilere silah ile mukabelede bulunmak için gerekli hazırlıkları yaptı ise de Kaymakam, Mutasarrıfın emrine uyularak asileri hoşça karşıladı. Elebaşılarını davet ederek onlarla sohbet etti.

Alişer, bütün bunlara rağman şehre girer girmez yağmaya başladı. Kaymakam ile bütün hükümet mensuplarını, halktan ileri gelen 5-6 kişiyi esir edip beraberinde götürdü. Asilerin Koçgiri bölgesinde hiçbir Türk topluluğunu bırakmamak hususundaki kararları bu suretle tatbike konulmuş bulunuyordu."

Rahmi Apak,a.g.e.s.  159.

71

XXI

Ovacık birliklerinin bu destansı gelişleri Koçgiri için büyük bir moral kaynağı olmuştur.

Ovacık birliklerine komuta edenler: Pezgâvır Aşireti reisi Bira İbrahim, Maksudan Aşireti Reisi Polis Munzur, Çerpazin Nahiyesi eski müdürü Mustafa, Arslanan Aşireti Reisi Mahmut ve Aiişer'dir.

Ovacık kuvvetleri, Refahiye, Divriği ,ve Koçhisar'ın Celalli nahiyesini geçtikten sonra "Meclis-i MebusanMa şu telgrafı çekerler:

"Ankara Büyük Millet Meclisi Riyasetine, Nefsi Zara hariç olmak üzere ekseriyet azi-mesi (ezici çoğunluk) Kürt'lerle meskûn olan Koçgiri kazası ile Divriği, Refahiye, Kuruçay ve Kemah kaza larının mümtaz bir vilayet haline ifrağı ve teşkili ile yerli Kürtlerden bir valinin tayininin; memuru adliye ve mülkiyenin gene vazifesi başında kalmasını arz ederiz. 11 Mart 1337 (1921)

Koçgiri Aşireti Reisi, M.  Muhammet ve Ta ki:

Sadattan Alişer;

Dersim Aşiretleri Reislerinden:

Mustafa, Seyithan,

Muhammet, Munzur (25).

(25) Nuri Dersimi, a.g.e.,s. 143. Rahmi Apak ise olayı şöyle veriyor:

*8 Nisan 1921'de Zara kasabası merkezi hariç olmak üzere.çoğunluğu asilerin oturduğu Koçgiri kazası (Zara) ile Divriği, Refahiye, Kuruçay (şimdiki nahiye), Kemah ilçelerinin mümtaz bir vilayet haline konularak bir Kürt valinin başa geçirilmesi ve bunun yanına da bir Türk vali muavinini vermek suretiyle bir idarenin tesis edilmesi dileğiyle henüz önemli miktarda kan dökülmemiş iken meselenin halledilmesine Büyük Millet Meclisi'nden istediler. Bu isteği yapan imza sahipleri şunlardı: Koçgiri Aşiret başkanı Mehmet

72

XXII

Bu telgraf üzerine İcra Vekilleri Heyeti'nin (Bakanlar Kurulu nun) verdiği tam yetkiye dayanarak (13 Mart 1921) ÎSlf^S ?- WT,VZİI feferberlik« ilân eder. (14 Mart hiriiiîı %'"'d°2UT?lu*r SİIah al*ına Çağrılır. Bütün jandarma birlikleri Sivas askerlik şubesi emrine verilir. 54. Süvari Alayı, Sivas'tan Koçhisar'a; 32. Süvari Alayı, Tokat'tan oıvas a;_ trzıncan Jandarma ve milis kuvvetleri de Refahi-

 a örfl idare îlân edilmiştir(13

Telgrafin nihayetinde şöyle bir tehdit de vardı-

^rPeSt\b6yl^e kaPalllmazsa. bütün Dersim'den maada Erzincan Van p,yarbakır ve Erzurum'a kadar ayaklanma yay.lacakt.r ve iki

ST    araS'nda kan dÖkÛl^ek' MDslÜman düşmanTa'

Rahmi Apak, a.g.e.,s. 161.

ik bu.tes_bitinde' 13. bölümde verdiğimiz Hozat muhürası ile,

73

 

XXIII.

Yukarıda sözü geçen Temyiz Mahkemesi Reisi BitlisTı fimi^yönetSe^'nasihat heyeti" bir kısım S£«*y£

Bey'in konağına yerleşmiştir.(15 Mart 1921). Şetık Bey,

"Kendisinin de Kürt olduğunu, Kürdistan'm istiklaline

masını" istemektedir.

Basta heyetin konakladığı Haydar Bey olmak üzere bff

 Şefik Bey 'in dediklerini inand,nc, bulmamak-tadırlar.

Yapılan bir toplantıda, Koçgiri adına söz alan Baytar Nuri, Şefik Bey'e şu soruyu sorar:

»Ankara   Hükümeti'ni   temsilen

£kdS£^ vazfeniz, bizi aldatmaktan başka birşey oimadıg. vaH ve sözlerinize itimat edilmeyeceği malumunuz olsun.

(26)

(26) Nuri Dersimi a.g.e., s. 145

74

Haydar Bey, Baytar Nuri'nin bu sözlerini tepkiyle karşılar, diğer aşiret resileri ise toplantıyı terkederler, bazıları da heyetin tutuklanmasını istemektedirler.

XXIV.

Elazığ valisi Dersimfe gönderdiği bir mesajla; "Harekete devam edilip edilmeyeceğini" Öğrenmek ister. Dersirtı'den gelen cevap,

"Ermenilere uygulanan tehcir siyasetinin, Kürtler'e de uygulanacağından şüphe edildiği ve millî hakları için meşru müdafaa durumunda direnecekleri" yolundadır.(27)

XXV.

Yunan istilâsının Ege'den yayıldığı bir dönemde, Koçgiri hareketinin genişlemesi, Ankara Hükümeti için başlı başına bir tehlike gibi görülmektedir. Harekâtın bütün Kürdistan'dan desteklenmesi ise bir yerde Ankara Hükümeti'ni sallayabilir. Nasihat heyetleri bu durumu erteleyebilmek, Başkomutanlığın emriyle Sivas'a gönderilen 14. Süvari Fırkası ile 13. Süvari Livası da muhtemel harekâtın yaygınlaş

(27) "Vali tarafından bölgenin Heri gelenlerine ve din adamlarına telgraflar çekildi ve Ümranh bölgesi aşiretlerinin uyanlması rica edildi. Hozat (der-sim)aşiret başkanları ve şeyhleri verdikleri cevapta:

'Ordu bir müddetten beri bölgemizde Müslim ve gayrimüslimlerin sayıları hakkında tahkikat yapmaktadır. Bu bilginin elde edilmesi hükümetin Ermenilere yapıldığı gibi, Kürtleri de vurup yok etmek niyetinde olduğu manasına alındığından, nefsi müdafaası meşru olduğuna göre Koçgiri aşiretinin hareket tarzı da doğrudur.1 denilmekteydi."

Rahmi Apak, a.g.e, s. Î55.

75

masını önlemek amacındadırlar. Koçgiri birliklerinin Sivas'a yürümeleri her an beklenebilir. Bundan ötürü, Haydar Bey ve benzeri bazı etkin mihrakların Koçgufden kopartılması muhtemel saldırıyı önleyebilir. Şefik Bey, geleneksel Kürt misafirperverliğinden de istifade ederek Haydar Beyfi ikna etmek için halen Bağazviran Köyüfnde bulunmaktadır.

Meclis-i Mebusan ise Koçgiri'ye sevkedilen birliklerin bu sevk işlemlerini "muvafık" gören Dersim mebuslarını» da desteği ile onaylamaktadır.(28)

Mustafa Kemal;

"Ordunun Koçgirfye hareketi, tenkil maksadıyla olmayıp ileride vukuu melhuz büyük bir hadiseyi önlemek maksadına matuf bir tedip ve ıslah hareketi olduğunu" savunarak Kürt mebuslarının da "muvafakati" ile meclisten onay alır ve Nurettin Paşa Sivas'a hareket eder.(29)

(28) Meclisteki görüşmelere muhalefet eden tek üye Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey'di. Ancak Hüseyin Avni'nin muhalefetine diğer Kürt mebuslar katılmamışlardı.

(29) Rahmi Apak, adı geçen kitabında ordunun tedip ve ıslah değil, tenkil hareketini yürüttüğünü ve bu tenkil hareketinin planlarını, sair belgelerini vermektedir. Kenan Esangin, bu tenkil eylemini özetle şöyle yeriyor: ,

"Merkez ordusunun tenkile başlamadan önce 14 Mart 1921 de yayınladığı bildiri özetle şöyledir;   '

Harekâtın şiddeti, ayaklanmanın tertipçi ve tahrikçi olan ve halkı kışkırtan kişilere yöneltilecek, Mal, can, ırz ve namusları hükümetin teminatı altında bulunduğu ve din, mezhep ayrılığı gözetmeksizin bütün vatandaşların haklarının korunacağı ahaliye duyurulacak ve inandırılmalarına çalışacakta. Bu hedefe varmak için harekâta başlamadan önce, her birlik komutanı durumu bu suretle halka duyurarak kanunlara uymaya çağrılacak, fesatçı ve tahrikçilerin teslimini yağma malların geri verilmesini isteyeceklerdir. 48 saat geçmemek şartıyla verilecek mehilin bitiminde buna uymayanlar asi sayılacaklardır. Tertipçi, eşkiya başlan yakalandıkça tutuklu olarak ve kaçmalarına meydan verilmeyerek Sivas Merkez Komutanlığına sevk ve teslim olunacaklardır. İsyan ve eşkiyalıkta direnenlerin mallarına el konulacak ve en yakın Hükümet Merkezine teslim ile evleri yıkılacak ve yakılacaktır. Direnenler köy halkı oldukları takdirde bu işlem bütün köy için uygulanacaktır.lsteyerek yada istemeyerek her ne şekilde olursa olsun ayaklanma ve eşkıyalığa katılmış olanların silahları ve cephaneleri alınacak, silahlarını gizledikleri anlaşılanlar da tutuklanacaklardır.

Tenkil harekatı Koçgiri Aşireti'ne ve bunlara katılmak üzeri Tunceli'den gelmiş olan asilere ve Koçgiri çevresinde isyana katılmış olanlara yöneltilecektir. Kanunlara bağlılıklarını devam ettirmiş olan köy ve aşiretler

76

£?  ,?^u?Tun Slvafa y^Ptığı yığmaklar önceleri n 9«f tutulmuştur.  Yığmağın  artması ve gizleme ğının kalmaması karşısında "nasihat heyeti' de artık Koçgınde barınamaz ve Haydar Beyfin himayesi altında

XXVII.

Sivas, Kangal, Malatya, Elazığ; Sivas-Kangal yollan ordunun kontrolü altına alınır.

Seyahat yasaklanmıştır.

xxvın.

XXIX.

Dersimde kış bütün şiddeti ile devam etmektedir Aşiretler Dersim'e geçemezler. Merkez ordusu ile Koçgiri aşiretleri arasında savaş önüne geçilmez bir biçimde başla-

 --Zrar 9ormeme!eri   Çok önemlidir.  Tenkil harekâtı

sırasmda k,ş, hak la rma önem verilmesini, halkın kalbinin kazanılmasına gayre harcanmasını silah arkadaşlarımdan beklerim.                       9 y

cok difef JS"3^3 u ^t? €dfn müfrezeler ^asındaki ulaştırma ve irtibata^da baskmhrfn.l   ^' ^itf? dü,zeninde cereV^ etmesi asilerin şaşırtıcı gece baskınlarına karş, haz.rhklı bulunulmasını, aynı bölge içinde hareket eden birlikle mest^hükümi;llkl'y?fdjmh^. bulunul™^nı, cephane israfına meydan verilmesini, hükümete bağlı ahalinin silahlı kuvvetlerinden uyaun şekilde fd bmlmasını -ve bu talimatın çok gizli tutulmasını ve atoıdfl^lîESîMft

Kenan Esengin/MUU Mücadelede İç Ayaklanmalar, s.188.189

77

 

mış ve genişlemektedir.

Askeri harekâtın yanında "nasihat heyetleri" de arabuluculuk çalışmalarını sürdürürler. Şefik Bey, Haydar'ı teslim olmaya, diğer aşiretleri de "Dersim'li Baytar Muhammet Nuri" ile "Alişer"in" iğfalatına kapılmamaya çağıran bildiriler ve kuryeler yaymaktadır.

78

TOPAL OSMAN ÇETESİ

XXX.

 ^    Trk?zi Sivas ile Kıvırmak hattıdır. Gi- I?f ■ °Sman ın yönetimindeki çetenin Seyran Jan-

ÎSSSn .   '. ^  -t  İŞbİrIİğİ  yaParak  Kuzîy-Doğudan saldırmaları ile ikinci bir cephe açılır (20 Mart 1921).

Ve KoS^'.0^3"^^",1-92 alaylan" adm ^«maktadır. lS J9'!gih tafihi beISelerde bu çetenin son derece şi ve barbar metodlarla savaştıkları yazılıdır.

can'dan gelen 11. Alay'a bağlı 2. Tabur* Osman ve çetesini kurtaracaktır (25

79

 

XXXI.

Dersim,1 in müthiş dağlan ve şiddetli kış nedeniyle aşiretler Koçgiri'ye yardım gönderememektedirler. Koçgiri'nin çevresi ise merkez ordusu ve çevreden gelen birliklerle kuşatılmıştır.

XXJÖL

Koçgiri izole edilmiştir, yalnızdır.

XXXIII.

Erzincan, Dersim'in (her ihtimale karşı) bir saldırısına hedef olmaktan çekindiği için mevzii seferberlik alanı içine alınır, bütün subay ve erler silah altındadır.            

Sonuç olarak Mart 1921 !de gediklere rağmen Koçgiri geniş bir arazi üzerinde başarılı bir mücadele vermektedir.

Kemah, Munzur dağlarını aşarak gelen Ovacık birliklerine teslim olmuştur.

Divriği'nin Zımara nahiyesi Mahmut Bey tarafından işgal edilmiştir. Divriği jandarma taburunun bir bölümü Dostan ve Lordun geçitlerinde püskürtülmüşlerdir. Sincan nahiyesi (Divriği) Kangal aşiretlerinin katılmasıyla muhasara altına alınmış, emniyet gerekçesiyle "Divriği"ye girilmemiştir. (20 Mart 1921)

Arapgir'den Divriği'ye gelen bir jandarma müfrezesi teslim alınır. (30) Kuzeyde ise, Bayburt'tan gelen 11. Alay ile Filik Ali ve Paso yönetimindeki kuvvetler arasında çetin'bir mücadele devam etmektedir.

(30) " 29 Mart 1921'de asiler tekrar Kuruçay'ın köylerine saldırdılar, yağma ettiler. Divriği Kaymakam Vekili Remzi Bey halkı uyarmak için yanına Mal Müdürü Bekir Bey İle Jandarma Teğmeni Kemal'i de alarak 9 jandarma refakatinde Ağıldere köyüne gitti. Fakat asiler hepsini esir ettiler."

RApak,a.g.e., ş. 160                         ,

80

XXXIV

Hareket sahası Malatya'ya kadar genişlemiştir. Drejan ve Atma aşiretleriyle irtibat kurulmuş, ancak her iki aşiret de, Koçgiri'ye yardım etmemişlerdir.

81

n:..--.;^^:.

KOÇGİRİ HAREKETİNİN İÇERDEN BÖLÜNMESİ

XXXV

Kocairi'yi içten bölen ilk hareket, yukarıda sözünü ettiğKuhbir Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşalarıı gehr Af Sleverek harekete katılan Murat Paşa, eski bir İttihat veTe-râkkf Partisi üyesi olup, Ankara ile uzlaşan ve Ankara hesabi KlçgS bulunan Ağa Hac, ile Yılanh Dağlan'nda gizli bir görüşme yapar.

Bu görüşmeden sonra Murat Paşa saf değiştirerek Koçgiri'ye saldıracaktır.

Yılanlı Dağları'ndaki görüşmeden sonra Beypınar Na-hiyes^e gelen Murat Paşa, Celali, bölgesinde bulunan Seyit ■Ariz Zalim Çavuş ve kardeşi Hasan1, cephane ve erzak dağiımr^hanesi ile konağ.na çağdır. Çağmya uyan uç to-mntan aelenekler gereği silahlarını "misafir odasında Srakarak9 "kabul"satonu'S. geçerler. Ancak kalabalık bır sı-lahh grubun saldırısı ile tutuklanırlar.

Murat Paşa, merkez ordusu komutanlığına gönderdiği bir kurye ile;

"Öteden beri Hükümete sadık olduğunu halen de bu sadakate sahip bulunduğunu, bunu» bir ifadesi olarak konağmda esir bulunan üç"komutan. Hükümete teslim etme-ye hazır olduğunu " bildirir.

82

XXXVI.

Durum, Koçgiri'de kısa sürede duyulmuştur. Baytar Nuri komutasında, bir birlik Beypınar!a giderek, Murat Paşa'nın tutukluları serbest bırakmasını isterler. Murat Paşa'yı ikna edebilmek için geceyi Murat Paşa'nın konağında geçireceklerdir. Ancak Murat Paşa'nm yeğeni Efendi'nin ikazı üzerine geceleyin konağı gizlice terkederler.

XXXVII.

Yeni avlarını elinden kaçıran Murat Paşa, birliğin yeni kuvvetlerle geri döneceğini ve tutukluları zorla alacaklarını hesap ederek, aynı gece 200fe yakın bir silahlı grupla, tutukluları Kangal'da Hükümet kuvvetlerine teslim eder. Kangal'dan Sivas'a gönderilen Seyit Azız, Zalim Çavuş ve Hasan alelacele yapılan bir yargılama ile idama mahkûm edilerek Sivas'ta asılırlar. (Seyit Aziz hakkındaki infaz bilahare durdurulmuştur.) "bkz. dip not:35"

Nurettin Paşa komutasındaki merkez ordusu, Seyit Aziz, Zalim Çavuş ve Hasan'm idamlarından sonra önlemli liderlerini kaybeden Kurmeşan Aşireti'ne saldırır. Aşiret reisi Eymerli Güzel Ağa'nm ölümü ile Kurmeşan düşer.

Güzel Ağa'nın ölümü ile başsız kalan Kurmeşan Aşireti birlikleri Koçhisar üzerinden geri çekilirler. Bu geri çekiliş, Yalıncak ve Karabel Dağları ordu tarafından tutulduğu için; kısmen Koçgiri. ve Zara'ya, kısmen de Şadan ve Canbegan aşiretleri bölgesine doğrudur.

XXXVIII.

Merkez ordusu, her ne kadar Mustafa Kemal'in söylediği gibi "....bir tedip ve ıslah" hareketiyle görevlendirilmişse de, Koçgiri'deki uygulama "tenkiPe yönelmektedir. Koçgiri dışında bulunan aşiretler, Meclis-i Mebusan'da bulunan Kürt mebusları duruma müdahale etmek için zorluyorsa da bir

83

 

sonuç alamamaktadırlar. Yalnızca Dersimfin "ateş birlikleri" Erzincan-Kemah arasını tutarak, geri çekilen aşiretleri korumaktadırlar. Murat Paşafnın saf değiştirmesi ve Kurmeşan aşiretinin düşmesinden sonra, Ümraniye cephesi komutanı Azamet'in ölümü ile Koçgiri üçüncü bir yara alacaktır.

XXXDf

Savaş, Ümraniye, Koçgiri çevresinde kısmen de Zara'da devam etmektedir. Topal Osman'ın Uz Alayları, Şebinkarahisar jandarma birlikleriyle beraber doğudan saldırmaktadır. Haydar Beyfin konağı imha edilmiştir.

Erzincan'da biriken ordu kuvvetleri ise, Dersim'den gelebilecek bir saldırı ihtimaline karşı, Koçgiri'ye girmezler.

XL.

Koçgiri'de ise birlikler çözülmüştür. Hareketin başarı şansı yoktur artık (24 Nisan 1921.) Çözülen birlikler, Nurettin Paşa'nm bir katliama dönüşebilecek girişimlerinden ürkmektedirler. Ve kadınlar, çocuklar, Dersim'e doğru yola çıkarılır:

Karargahı imha edilen Haydar Bey, 2000 kişilik bir kuvvetle beraber (sivil halk) Dersim'e çekilmektedir. Kafilenin yolu kuzey-doğuyadır. Erzincan, yürüyüşü kuşku ile izlemektedir. Haydar Bey ise, Erzincan'a saldırmayı değil, Erzincan'ın kuzeyinden geçerek Kureyşan Aşireti'ne ulaşmayı tasarlamaktadır. Herhangi bir aksilik olmazsa, Kureyşan ve Balaban aşiretlerinin yardımıyla , Pülümür-Mamahatun geçitlerini aşarak Dersim'e gi-rebilecektir.Ve beraberindeki sivilleri Dersim'e bıraktıktan sonra, buradan alacağı yardımlarla yeniden Koçgiri savaş alanına dönntfeyi düşünmektedir. Ancak, Koçgiri'nin çözülmesinden sonra, bazı aşiret 84

şefleri, hükümete yaranmak için birbirleriyle yarış halindedirler...Ve Koçgiri içinden bir darbe daha yiyecek, Kureyşan ve Balaban Aşiretleri Haydar Bey'e yardım etmeyeceklerdir.

Haydar Bey ve beraberindekiler, Kureyşan Aşireti sınırlarına ulaşınca, Aşiret Reisi Kör Paso, silahlı birlikleriyle beraber kafilenin yolunu keser ve Dersim'e geçmelerine izin vermeyeceğini, şayet direnirlerse savaşacağını bildirir.

Haydar Bey, "kendi halkına silah çekecek kadar alçak bir insan olmadığını, geri döneceğini ve orada savaşıp orada öleceğini" söyler ve geri döner. Kendisini izleyen hükümet kuvvetleri ile son derece çetin bir mücadeleden sonra, çemberi yararak Koçgiri sav&ş alanına girmeyi başarır.

XU.

Kör Paşo'nun davranışını Dersim şiddetle kınar. Ve Seyit Abbas; Hoyun geçidini, Seyit Rıza'nm yeğeni Zeynel ise Erzincan'ın Arkegan geçidini tutarak, Haydar Bey'in gelebileceğini (Dersim'e) bildirirlerse de, Haydar Bey, Dersim'e gitmekten vazgeçmiştir. Çünkü, Koçgiri'de cehennemi bir mücadele vardır. Bu durumda Koçgiri'den ayrılmak hem mümkün değildir, hem de Koçgiri'nin silahlı birliklere ihtiyacı vardır.

Ordu birlikleri Koçgiri'nin içlerine kadar girmişlerdir ve iç savaşlarda görülen yağma, talan ve yok etme için akıl dışı metodlar ve başıbozukluk kontrol edilememektedir. Cephe komutanlarından bir çoğu öldürülmüşlerdir. Sabit ve Baki Bey'Ier de bu ölüler içindedirler. Koçgiri'yi içeriden vuran aşiret reisleri Erzincan'a yaptıklarını „ anlatarak mükafatlandırılmalarını istemektedirler. Meclis-i Mebu-san'daki Dersim Mebustan ise Koçgiri'Meri "şaki" olarak suçlarlar.

85

XUI.

Kürt mebusların çoğunluğu hayatlarından memnu ve ordunun "tenkil" harekâtını muvafık" gprmektedırier.^O dunun gayri insani metodlarla savaşı sürdürdüğünü ve Topal Osman'çetesinin vahşetini meclise fl^Jf^^dS' Mebusu Hüseyin Avni Bey'dır. Hüseyin Avnı Bey ı destekle yen birkaç mebus arasında Hasan Hayrı de vardır.

Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa ise, büyük sorumsuzluk içindedir.(3i)

(31V * Nurettin Paşa merkez mıntıkasında 1 seneyi karıp ifayı vezife etti. FakitselaMveTi  haricinde  ahaliden  bazılarının hukukuna  tecavüz  ettiği

meShaEdu. Mecliste Nurettin Paşa'y. müdafaa ettim. Ağır muameleye maruz kalmaktan kurtardım."

Nutuk, agb.s.630

(Mustafa Kemal daha sonra, Nurettin Pasa'yı ^türlü riyakârlıklarla içimize girenler"olarak tanımlayacaktır.

Nutuk, agb., s. 749

86

xun.

Meclis görüşmelerinden sonra alman karar özetle şöyledir.

"...bazı mebuslardan bir komisyon teşkiline,ve askeri bir heyetle Sivas'a gönderilmesine, vak'a mahallinde incelenerek neticesinin Millet Meclisime bildirilmesine, ordunun da bazı adil ıslahat yapmakla yetinip alınacak raporlara göre karar ittihazına" karar verilmiştir. (32)

Ordunun hareket sahasındaki uygulamalarına, Meclisin bu karan fazlaca etkin olmamıştır. Nurettin Paşa ile işbirliği yapan Ginyan aşireti reisi Murat Paşa'nm da işgüzarlığıyla Kurmeşan, Canbegan ve Şadyan aşiretlerinin büyük bir kısmı yok edilmiştir.

Haydar Bey'in ailesi tutuklanarak Sivas'a gönderilmiş, Sivas beylerinin aracılığıyla bazı komutanlarla görüşen Haydar Bey 1000 kişilik bir birlikle beraber ordu merkezine teslim olmuştur. Ancak 400 kişi hemen tutuklanarak Sivas Ha-pishanesi'ne gönderilmiş 600 kişi de batıya sürülmüştür. (Sürülenlerin hemen hemen hiçbiri sürgün yerlerine ulaşamadan ya ölmüş yada öldürülmüşlerdir. Bu konuda herhangi bir belge yoktur ve anlatılanlar rivayet esası içindedir.)

XLJV.

Haydar Bey'in cepheyi terketmesi ile Koçgiri bir büyük darbe daha yemiştir. Boşalan komutanlığı Haydar Bey'in amcası Mahmut alır. Mahmut Bey, Dersim'e çekiîmeyi düşünmektedir.

(32) Nuri Dersimi, a.g.e., s. 152

87

 

AKşer ve diğer aşiret birlikleri şefleri: Nuri, Sohsi, Çığız Mehmet Ali, Tarbazlı Meme, Kımıl Aziz, Dîlo, Paso ve Abbas da Divriği-Kuruçay -Arapgir dağlarında savaşa savaşa Der-sim'e çekilmektedirler.

27. Süvari Livası'na bağlı 53. Alay'ın; Erzincan-Bayburt-Kelkit-Kemah jandarma kuvvetleriyle desteklenen kuvvetleri karşısında çok zor ve çetin geçen mücadelelerden sonra Koçgiri'nin temel güçleri ve liderleri Dersim?e girmeyi başarırlar.

Dersim'e giren Koçgiri birlikleri bir süre sonra Ovacık'tan yardım alarak geri dönerler.

.  Kemah muhasara edilir,

Bu savaşta Topal Osman yaralanarak Giresun'a döner.

"Daha sonra Topal Osman'ı, Mustafa Kemal'in özel hizmetinde göreceğiz, Topal Osman, Terakkiperver Hürriyet Fırkası'nm üyelerinden Trabzon Mebusu Şükrü Bey'in ölümüne adı karıştığından bir süre sonra aynı fırkanın (partinin) militanları tarafından Ankara sokaklarında başı taşla ezilerek öldürülecektir."

.'bolüm.

Mustafa Kemal, Dersim aşiret reisleri adına Seyit Rıza'ya gönderdiği bir mesajda; "Sükûnetin muhafazasını "rica eder.

XVI

■*?

Hacı Fevzi, Seyit Rızâ ve Alişan ile görüşmelerini sürdürmektedir. Heyete bazı eşraf ve beyler de katılmışlardır. (Sivas ve Erzincan'dan)

Görüşmeler Erzincan'ın Kismikör Köyüfnde yapılmaktadır. Görüşmelere esas olmak üzere hazırlanan 24 maddelik bir "talepname" Baytar Nuri tarafından okunur.

Erzincan valisi:

"Bu şartların teklif usulü, ancak bir hükümetin diğer bir hükümetle müzakeresi usulü olduğunu ve bu cihetin nazik bir mesele bulunduğunu" belirterek,

"Dersim'i hükümete bağlı bir mıntıka telakki etmek şartıyla müzakerelere başlamak icabedeceğini" iddia eder.

Bu 24 maddede sıralanan istekler, özetle:

"Kürdistan'm haklarının kabul edilmesi, Koçgiri'ye harp tazminatı verilmesi, yerli Kürt'lerden bir vali tayin edilmesi, Kürtçe öğrenim için okullar açılması....vb."dir.

"Talepname" üzerinde ısrar edilir.

Ancak, Koçgiri bir darbe daha yiyecektir. Çünkü, Alişan Bey "talepname" üzerinde ısrarlı olmamaktan yanadır. Heyet, Alişan Bey'le özel bir görüşme yapar. Bu görüşmede Alişan'ın Dersim'den çıkması (bu, aynı zamanda siyasi-askeri çalışmalarını bırakması anlamındadır.) şartıyla Koçgiri'ye yardım yapılacağına söz verir. Çoğunluğu (heyeti azimesi) Kürtlerden oluşan bölgelere Kürt yöneticilerinin atanacağı da verilen sözler arasındadır.

Erzincan Valisi Ali Rıza Bey, (dürüstlüğü ve tipik bir

98

devlet adamı olmasıyla tanınır) isteklerin Ankara'ya iletileceğini ve bu konuda kişisel ağırlığını da kullanacağını bildirmektedir. Erzincan eşrafının temsilcileri de bu söze katılırlar.

Hacı Fevzi ise, yetkilerine dayanarak istekleri mecliste kabul ettireceğine dair kesin olarak söz verir.(36) Aynı zamanda Alişan Bey'in Erzincan'da oturmak kaydıyla Der-sim'den çıkmasını da ısrarla istemektedir.

Koçagiri aşiretlerinin birinci dereceden reisi olan Alişan Bey'in Erzincan'da bulundurulması, Erzincan-Sivas çevresindeki gerilimli havanın bir ayaklanmaya dönüşmesini engellemek açısından zorunlu görülmektedir.

Kismikör Köyü görüşmelerine -bir sonuca bağlanmadan- ertesi gün toplanmak üzere ara verilir .

Seyit Rıza ve beraberindekiler civar köylere dağılırlar.

Alişan Bey, Hacı Fevzi ile Kismikör Köyü'nde kalır. Ertesi gün görüşmelere devam etmek için Kismikör'e gelen aşiret temsilcileri Alişan Bey'in Hacı Fevzi ile beraber Erzincan'a gittiğini öğrenecektir.

XVII.

Seyit Rıza Ağdat'a çekilir.

Hükümetle bazı konularda anlaşan Alişan ve kardeşi Haydar bir süre sonra Koçgiri'ye döneceklerdir.

Hacı Fevzi, Ankara'dan Seyit Rıza'ya göndermiş olduğu bir mektupta;

(36) Hacı Fevzi'nin meclisteki etkinliği nedir bilemiyoruz. Ancak Mustafa

Kemal Nutuk1 ta şunları yazıyor:

"Efendiler, millet, memleket,siyaset ve ordu idareleri ile hiçbir alaka ve

münasabetleri ve bu hususta liyakatleri görülmemiş ve tecrübe edilmemiş

gelişigüzel zevattan, bilfarz, Erzincanlı bir nakşi şeyhi (Hacı Feyzi) ile Mot-

kili bir aşiret resi (Hacı Musa Bey) gibi zavallılardan teşkili... düşünülebilir

miydi?"

(Parantezler bize aittir.) Nutuk, a.g.b. s.70-71

99

"....İsteklerin prensip olarak kabul edildiğini, Alişan'ın Refahiye, Haydar'ın da Kuruçay kaymakam vekillerine tayin edilmelerinin kararlaştırıldığını11 yazmaktadır.

Hacı Fevzi, Erzincan eşrafına yazdığı mektupta ise:

"İsteklerimizin tamamının kabul edilmesi için , muhitimizin asayiş ve selameti namına Erzincan valisi Ali Rıza Beyin Ankara hükümetine çektiği telgraf netice itibariyle Koçgiri hadisesine memur edilen Nurettin Paşa tarafından reddedilmiştir. Aralarında zuhur eden bu noktai nazar itilafı üzerine vali Ali Rıza Bey, heyeti vekileye (bakanlar kuruluna) istifanamesini takdim etmişse de kabul edilmemiştir. Ve vaki ısrarına binaen, Ordu valiliğine tahvilen Erzincan'dan ayrılmıştır." diyordu.

100

AÜŞAN VE HAYDARIN SONLARI

XVffl.

i ^ XPnan istlîası PQförtüldükten sonra, Alışan ve Haydar istanbul a çağırıldılar. İstanbul'da sonra "mecburi ikamet"e tabı tutuldular.

Kr,-1-9.?1 £üjndaA* Ç|kanlan 3eneL a^n yararlanarak Koçgiri ye donen Alışan ve Haydar, Ümraniye'ye yerleştiler.

Ümraniye'de oturdukları eve atılan bir bombanın patlaması sonucu Alışan öldü. Haydar ise ağır yaralı olarak kuıtul-

Bu Koçgiri'nin son halkasıdır. Ve çok dramatik bir operasyonla   kopmuştur.   Rivayet  ederler  ki;   Alişan'ın

101

ölümüne.Haydarın'da ağır yaralanmasına sebeb olan operasyon, Zara Kaymakamı ŞÎükrü'nün örgütlediği bir grup tarafından yapılmıştır.

GİNYAN AŞİRETİ REİSİ MURAT PAŞA'NIN SONU

Osmanlı yönetiminden, Cumhuriyete geçiş döneminde, yerel yöneticilerin basiretsiz tutumları ve cumhuriyet kavramından hiçbir şey anlamayan Osmanlı feodal tavırları sonucu halkın başına bela gibi oturan despot, vurguncu ağalann-beylerin türemelerine yol açmıştır.

Koçgiri olayında bir o yanda bir bu yanda oynayan Ginyan Aşireti Reisi Murat Paşa, Şeyh Sait Hareketi'nin bastırılması ve Diyarbakır'da asılmalarından sonra (1925) yerel ünitelerin geniş toleransı ve arkalamaları ile bölgeyi ha-

102

raca bağlayan bir derebeylik kurmuştu. Dersim'de bulunan Koçgiri liderleri, gerek hareket, içinde saf değiştirmesi ve gerekse Sivas Sıkıyönetim Mahkemelerinde vermiş olduğu ifadelerden ötürü Murat Paşa'ya kin duymaktadırlar. Ne var ki Murat Paşa'yı kıstırmak oldukça zordur. Çünkü, gerek çevresine ve gerekse bizzat kendi aşiretine yaptığı zulüm, Murat Paşa'yı sonderece tedbirli yaşamaya zorlamakta ve Murat Paşa en az 100-200 silahlı muhafızla beraber dolaşmaktadır.

Günün şartları, varlıklı olan ve ayaklanmalar boyunca hükümet kuvvetlerine yardımcı olan aşiret reislerine, aşiret düzeni ve aşiret törelerinden ayırarak mütegallibe düzenine sokmaya oldukça elverişlidir. Hükümet, Murat Paşa'ya da tam bir derebeyi gibi hareket etme imkânlarını sağlamaktadır. Murat Paşa'nın göz diktiği bir toprak, artık onun sayılır. Murat'ın gözüne batan biri, ya gizli bir pusuda yok edilir, yada basit ihbarla tutuklanarak uzun süre hapiste çürür.                                       K

Seyit Aziz, Zalim Çavuş ve Hasan'ı tutuklayarak, (Zalim Çavuş ve Hasan'ı) asılmalarını sağlayan Murat Haşa nın o günlerde aşiretinden ayrılarak Çığız Mehmet Ali yönetiminde Koçgiri'ye katılan adamları, gene Çığız Mehmet Alı nın yönetiminde Murat Paşa'yı izlemektedirler.

■ - - ^zun bir 'z sürmeden sonra Murat Paşa'nm Merkez köyünde bulunduğu tesbit edilir.

Birlik, Haydar isimli bir fedainin komutasında 4 kişilik bir  ekibi  Merkez  Köyü'nde  bulunan  Murat  Paşa'nm' öldürülmesiyle görevlendirir.

Çığız Mehmet Ali ve arkadaşları Merkez Köyü'nü kuşatırlar. Haydar ve 4 arkadaşı ise jandarma elbiseleri giyerek köye girerler ve doğruca Murat Paşa'nın konağına girerler. Beraberlerinde bulunan mühürlü bir zarfı kapıdaki fedaile-re göstererek:

■ u.,J"Zaradan Murat Pa§a'ya önemli bir haber getirdiklerini bildirirler.

Murat Paşa oturma odasmdadır. Jandarmaları teşhis 103

etmekte geç kalmıştır. Direnmesi boşunadır artık.

Silah seslerine gelen fedailer* Murat Paşa'yı delik deşik edilmiş bir halde bulacaklardır. Köy halkı da Haydar ve arkadaşlarına saldırmamışlardır. Çünkü, Murat'tan kurtulmak başlı başına bir sevinç kaynağıdır.

Çığız Mehmet Ali ve arkadaşları, Murat Paşayı öldürdükten sonra geri dönerler. Yer yer jandarmayla yapıten çatışmalara iki kişi ölürrdiğerleri Dersirn'e girerler.....

1919'LARDA BAŞLAYAN KOÇGİRİ OLAYI, MURAT PAŞAMIN ÖLDÜRÜLMESİ (1926) ve ALİŞAN'IN ÖLÜMÜ (1931) İLE NOKTALANACAKTIR,

104