Kaynak: Amerikan ve Ingiliz Raporlari Isiginda
Dersim
Dr. Suat Akgul
Sayfa 52-55 Yaba Yayinlari 3 baski 2004 istanbul
1937 isyanı Hakkında
Bir Amerikan Yorumu: ABD Elçisinin "KÜRT AŞÎRET İSYANI" Raporu
"AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BÜYÜKELÇİLİĞİ İstanbul,Türkiye, 25 Haziran 1937r)
Konu: Daha önce Dersim olarak bilinen Tunceli vilayetinde başgösteren Kürt aşiret isyanı.
Saym Dışişleri Bakanı; Washington D.C.
Daha önce Dersim olarak bilinen Tunceli vilayetinde başgösteren bir takım karışıklıklara yönelik olarak, Başbakan General İsmet İnönü'nün 14 Haziran 1937 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumunda yaptığı konuşmanın bir tercümesini ekte takdim etmekten kıvanç duymaktayım. Ankara ve İstanbul'da birkaç haftadan bu yana, Dersimde meydana gelen ciddi mahiyette bir ayaklanmayı bastırmak üzere hükümetin ülkenin bu bölgesine önemli miktarda asker yığmakta olduğuna ilişkin rivayetler dolaşmaktadır.
Türkiye'nin doğu bölgesinde yeralan Dersim, yüzlerce yıldır hükümet için ciddi bir problem teşkil etmeye devam ediyor ve son on yıldan bu yana en az dört isyan baş-göstermiş bulunuyor. Dağlık olan coğrafi yapısından ötürü bölgenin erişilmesi güç bir konumda bulunması ve bölge halkının geri kalmışlığı problemin temel hatlarını
(*) ABD'nin İstanbul Büyükelçiliği Maslahatgüzarı G. Hovvland SHAVV'm 25 Haziran 1937 tarihli, 288 No'lu Raporu.
oluşturmakta. Bu bölgede hüküm süren sert iklim koşulları toprağın işlenmesinde önemli güçlükler yaratıyor. Hırsızlık ve eşkiyalık yörede oldukça yaygın ve yalnız yöre insanları değil komşu vilayetlerde ikamet edenler de bundan etkileniyor. Toplumun sosyal yapısı tipik feodal özellikler taşıyor ve geniş halk yığınlarının hükümetle olan tek irtibatını aşiret reisleri temin ediyor. 1854 yılı itibariyle Osmanlı hükümeti siyasi reformlar getirmeyi denediyse de fazla başarı gösteremedi. Türk hükümeti ekonomik bir açıdan yaklaşarak problemi çözmeye çalışıyorsa da, yöre halkı yollar, köprüler, okullar vs. yapılmasına karşı koyuyor. Kürtlerin yoğun oldukları bu bölgedeki insanlara Türkiye'nin diğer bölgelerinde yaşayan Kürtlerden daha değişik gözle bakılıyor. Zira bunlar, diğerlerinin aksine geliştirilen reform hareketlerine rağmen karakterlerini korumada çok ısrarlı görünüyorlar.
En son ayaklanma, hükümetin, bölgenin sosyal ve ekonomik koşullarını ıslah etmek üzere geliştirdiği reform programını daha önce elde edilmiş haklara tecavüz şeklinde gören liderleri tarafından baş atıldı. Rus yapısı bazı silahların ele geçmesi hareketin komünist kışkırtıcılar tarafından teşvik edildiğini gösterdiği şeklindeki rivayetlere karşı daha yoğun olan düşünce ise, bu silahların Rus ihtilali sırasında bölgeye gelenler tarafından bırakılmış olduğu biçiminde. Bu hareketin Suriyeli kışkırtıcılar tarafından başlatılmış olduğunu ileri süren görüşleri destekleyici kanıtlar mevcut değil. Gerçekte, Dersimde geçerli koşulları bilen ve gelişmeleri iyi takip edenler, bu problemin izahında yabancı güçleri katmıyorlar.
Yerel basına göre ayaklanma, Generalin aşiret reislerini Erzurum'da toplayarak, onlara hükümetin bölgede yol ve diğer şekillerde girişeceği ıslah programını tanıtması üzerine başladı. Müzakereler esnasında aşiret reisleri her ne kadar dostane ve anlayışlı görünüyorlardıysa da toplantıdan sonra, bölgede sahip oldukları iktidarın elden gitmesi tehdidi karşısında, dönüş yolları üzerinde yeralan bütün köprüleri havaya uçurdular. Bunu takiben hükümete bir ültimatom göndererek Türk idaresine, ancak, Der-sim'de jandarma bulundurulmaması, yeni köprülerin inşa edilmemesi, bölgede yeni bir idari gücün ihdas edilmemesi, silahlarının ellerinden alınmaması ve vergilerini hükümetle kendi aralarında yapılacak müzakerelerde elde edilecek sonuçlara göre ödemelerine izin verilmesi şartlarıyla itaat edeceklerini bildirdiler. Bu inatçı davranışlar hükümetin enerjik olarak harekete geçmesine neden oldu. Mıntıkaya kuvvet gönderildi ve aşiret reislerine karşı savaş başlatıldı. İsyancıların çoğunun kısa bir süre içinde teslim oldukları iddia edilmekle beraber, reislerden Seyit Rıza adlı biri, adamları ile birlikte ülkenin ulaşılması güç bir kısmına çekildi. Çekildiği mevziler, ismine yukarıda temas edilen, Pilot Sabiha Gökçenin başarılı bombardımanlarına kadar zaptedilmezliğini korudu. Seyit Rıza'mn kendisi ise halen serbest vaziyettedir.
Başbakan, 14 Haziran 1937 tarihli konuşmasında her ne kadar ayaklanmanın bastırıldığını söylemekte ise de, bunun ne derece doğru olduğu henüz açıklık kazanmamıştır. Ayrıca, bu özel olayın kapanma ihtimali olmasına rağmen, bu huzursuzlukları doğuran sebeplerin ortadan kalkması için aylar, belki de yıllar geçecektir. Hükümet, bu bölge halkının bir kısmına Türkiye'nin diğer yerlerine nakledilmekte olduğunu, köprü ve yol yapımı ile ilgili biı programı başlattığını ve bölgeye medeniyetin götürüleceğini ilan etmiştir.
Dersimin, hükümetin karşılaştığı en fazla organize olmuş bir mukavemetin merkezi oluşuna rağmen, genel olarak doğu vilayetleri, sonsuz güçlükler arzeden problemlere sahiptirler ve ülkenin bu bölgelerinde üst düzey yetkililerince birçok teftişler düzenlenmiştir. Başbakan,
general İsmet İnönü bir yıl kadar önce bölgeyi gezmiş ve yapılacak çok şey olduğunu söylemiştir. Yine, İçişleri Bakanı ve Halk Partisi başkanı Şükrü Kaya doğu vilayetlerini ziyaret ederek Hükümete bir rapor sunmuştur. Bu raporda Dersim vilayetlerindeki vahim durumun tasvir edildiği söylenmektedir. Yakın zamanlarda 8-13 Haziran 1937 tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Atatürk Erzu-rumm 'a kadar gitmiş ve doğu vilayetlerinin valileri ve askeri yetkilileri ile konuşmuştur. Şüphesiz ki Atatürk onlardan bölgede yaşayan halkın dikkatle gözlenmesini istemiş ve bu seyahat milletin dikkatinin bu bölgelerdeki sorunlara çekilmesini sağlamıştır. Şüphesiz hükümet, doğuda özellikle Dersim'de nizamı sağlama hususunda yalnız ülkenin iç düzeni bakımından değil, fakat muhtemelen gayrı memnun unsurların komşu ülkelerden gelen kışkırtıcılara yol gösterebileceğinden dolayı da ciddi endişelere sahiptir.
Saygılarımla
G. Howland Shaw
Maslahatgüzar"
|